Cuma, Aralık 07, 2001

YENİ YIL KUTLAMA KARTLARI VE ARMAĞANLARINIZI"ÇEKÜL"DEN ALABİLİRSİNİZ...



Hem Bayram hem Yılbaşı geliyor...

ÇEKÜL'de güzel armağan seçenekleri var! En kolayı; kutlama kartlarınızı ÇEKÜL dostları sanatçılar tarafından özel olarak tasarımlanmış örnekler arasından seçebilirsiniz.
Sevinç Baliç, seçiminizi "online" yapabilmeniz ve zaman kazanmanız için bir "Power Point" sunum hazırlayıp, boyut ve fiyatları orada belirtti.
Yine de yüklenmesi hayli zaman alan bu sunum için vaktiniz olmayabilir düşüncesiyle, bir de "hızlı gözden geçirme/album" sayfası hazırladı. İkincisine gittiğinizde "mouse" küçük resimlerin üzerindeyken orijinal boyutu, kağıt cinsini ve fiyat bilgilerini görüyorsunuz.
Buyrunuz:

Bağlantı hızınız yüksek ve tarayıcınız IE 4.0 üzeri ise-2002 Kutlama kartları "Power Point" Sunum


Vaktiniz az ise: hızlı album icin tıklayınız2002 Kutlama kartları "Hızlı Albüm"



Sonra "7 AĞAÇ" geliyor... ÇEKÜL'ün on yıldır sürdürdüğü "7 Ağaç Ormanları" kampanyasından armağan edilecek her "7 Ağaç", bu yıl bildiğiniz gibi, yanan orman alanlarının yeniden yeşertilmesine odaklanan ("Yanık Tedavisi") kampanyaya katkıda bulunacak... Armağan olarak ağaç diktirmek isteyenler, 212-249 6464'e telefon ederek veya ÇEKÜL Web Sitesiüzerinden "on-line" olarak, "7 Ağaç" armağan edip, sevdiklerine özel olarak yılbaşı için tasarlanmış 7 Ağaç kartlarından gönderebilecekler...

İstanbul'da oturanlar için bir kolaylık daha var. ÇEKÜL Aralık ayı boyunca Capitol Alışveriş Merkezi‘nin ikinci katında kurduğu standda "7 Ağaç" armağanı işlemlerini hızlandırıyor (7 Ağaç bedeli, 10 milyon TL). Burada ayrıca, doğaseverlerin isterlerse fotoğraflarını da bastıracakları çevre "t-shirt"leri ve ısıyla renk değiştiren ÇEKÜL kupaları da bulunduruluyor. Anadolu'nun 7 bölgesinden derlenmiş el yapımı, uygun fiyatlı sürpriz hediyelikler de! İyi alışverişler... :)








Pazartesi, Aralık 03, 2001

MUDANYA'DAN ÖNEMLİ VE GÜZEL HABERLER...


ÇEKÜL EVİ’NDE İLK TOPLANTI...

1 Aralık 2001, Cumartesi günü, Bigadiç Kültür Sanat Evi ve Müzesi açılışına katılan Prof.Dr. Metin Sözen ve beraberindeki ekip, aynı günün akşamı Bursa’ya geçip, 2 Aralık Pazar sabahı, Mudanya’da, Mudanya Kaymakamı ve Belediye Başkanı, Emniyet Müdürü, ÇEKÜL Bursa Şubesi yönetici ve üyeleri, Mudanya temsilcileri ve gönüllülerin düzenlediği bir toplantıya katıldı. Toplantının en önemli özelliği yeriydi: Onarılan ve artık hizmete girmeye hazır hale gelen ÇEKÜL Evi. Yapı, köşebaşında bulunduğu Şükrü Çavuş Sokağı’ndaki komşularından, pırıl pırıl parlayan sarı-siyah şık görünümüyle hemen ayrılıyordu. Taylan Sezginer’in “kupon” olarak hazırladığı afişlerle donatılmış Çekül Evi, biraz “küçük” olduğu için, adeta kendisine “işlevlerden işlev seçmekte” zorlanıyor, onları da kendisine benzemeye davet ediyordu. Toplantı yerel basın tarafından da izlendi.(*)

Atom karıca ve ÇEKÜL EVİ ÇEKÜL EVİ ve Şaziye Sezginer, ÇEKÜL Bursa Şubesi Bşk.

(Buradaki resimler hakkında not: Değerli vaktinizi boşa harcamamak için resimleri yüklenme süresi düşük olan küçük boyutlarda kullanıyoruz. Ancak, onların üzerine tıklarsanız, daha büyük boyutlu olanlarına ve ayrıntılara ulaşırsınız. Oradan "Back"/"Geri" tuşu ile bu sayfaya geri dönebilirsiniz.)

“7 BÖLGE 7 KENT” PROJESİNE BİR “YENİDEN BAKIŞ”

İMKB’nın katkılarıyla satın alınıp restore edilen ÇEKÜL Evi’ndeki ilk toplantıyı yöneten Başkan Vekili Mithat Kırayoğlu, önce “7 Bölge 7 Kent” projesinin (bkz. Cekül Vakfı Web Sitesi ) özellikleri hakkında bir özet sunum yaptı. Kırayoğlu, amacı Türkiye’nin her tarafından seçilmiş kültür mirasını “önce tanıma sonra tanıtma” olan projenin, AB ile entegrasyonda da önemli bir koz oluşturduğunu, "böylesi bir kültür zenginliğinin, kendi kültürünü dünya gündemine sunma çabası içinde olan Avrupa’ya katacaklarına" dikkat çekti. “7 Bölge 7 Kent”in, "ülkemizdeki kıt kaynaklarla, dağınık karar mekanizmalarını bir araya getirerek, etkin adımlar atılmasını sağlaması açısından, kültürel koruma yöntembiliminde de yeni bir aşama oluşturduğunu" vurguladı. “7 Bölge 7 Kent”in “farklılığı” bununla da bitmiyordu; bu proje ile ilk kez, “sivil toplum” önderliğinde, kamu ve yerel yönetim kademeleri bir araya gelip, ortak hareket ediyor ve üretimde bulunuyordu. Ayrıca, yine bu proje ile belki de ilk kez, geleneksel “tek yapı koruma” anlayışı, “doku-sokak-bölge ölçeğinde koruma"anlayışına taşınmıştı.

MUDANYA’NIN FARKLILIĞI

Kırayoğlu’nun, “7 Bölge 7 Kent” projesinde, Marmara bölgesi pilot uygulaması olarak seçilmiş Mudanya’nın, fizik konumu itibarıyle “Kurşunlu-Burgaz-Siğe-Dereköy” ekseninde bir “kültür merkezi” olduğunu vurgulaması üzerine, Prof.Dr. Metin Sözen, AB ve komşu ülkelerle iletişim ve işbirliğinde, Mudanya’nın denizle ilişkisi açısından “Akdeniz ekseni” bağlantısına da dikkat çekti.

MUDANYA ÇEKÜL EVİ’NİN İŞLEVLERİ

Daha sonra Çekül Evi’nin işlevlerinin neler olabileceği konusu tartışıldı. Yer sınırlı, konular çoktu. Ancak, en çok üzerinde birleşilen işlevler şöyle sıralandı: “Mudanya Kent Araştırmaları Merkezi”, “Kent Belgeliği” veya “Bilgi / Belge Merkezi”, (çocukların okuldan sonra gelip çalışabilecekleri) “Etüd-Evi”, “Dijital Eğitim ve Kültürel Arşiv Merkezi”, “Dünya Günü Mudanya Ofisi” ve diğerleri... Kaymakam Mustafa Esen, Çekül Evi’nin “herkesin gelip gidebileceği bir yer” olmasının önemine değinirken, Mudanya Temsilcisi Mustafa Öz, bu yapının oluşturulabilecek bir “Mudanya Bilgeleri Heyeti”ne de evsahipliği yapabileceğini ileri sürdü. Hasan Özgen; "halk katılımının, gereksiz direkler, elektrik telleri v.s kaldırılıp, sokağın tümü düzenlendiğinde, kendiliğinden gerçekleşeceğini”, Mehmet Ata Tansuğ, "boyutu itibarıyle yapının Mudanya ile ilgili etkinliklerin örgütleneceği bir merkez olmaya uygun” olduğunu ve burada “Mudanya’nın öyküsünün yazılmasına başlanması” gerektiğini belirttiler.

İlk toplantı, Çekül Bursa yöneticileri, II. Başkan Mithat Kırayoğlu, Çekül Bursa Başkanı Şaziye Sezginer, Bursa B.Ş.Belediyesi Proje Daire Başkanı Saniye Özİlk toplantı...
Emniyet Md.Ramazan Özbörme,Kaymakam Mustafa Esen, Belediye Başkanı Hasan Aktürk, Çekül Başkanı Prof. Dr. Metin Sözen... Selim Lümalı, M.A.Tansuğ, Hasan Özgen, KırayoğluMasa çevresindekiler...



BURSA VALİSİ ALİ FUAT GÜVEN İLE İKİNCİ TOPLANTI

Aynı gün öğleden sonra, ÇEKÜL Evi’ne gelen Bursa Valisi Ali Fuat Güven ile bir toplantı daha yapıldı. Bu toplantının özelliği ise Vali’nin sabah yapılan toplantıda ortaya çıkan bazı bürokratik ve finansal sorunlara teker teker pratik çözümler bulması ve başlatılan işlerin tamamlanması için akışı hızlandırmasıydı. Bu bağlamda Şükrü Çavuş Sokağı düzenlemesine ayrılan fonun kullanılabilir kılınması, İskele Meydanı düzenlenmesi için Belediye’ye kaynak yaratılması, Akşam Kız Sanat okulu olarak kullanılan tarihi yapının temizlenmesi ve bahçesinin düzenlenmesi, görüntü kirliliği yaratan elektrik direklerinin kaldırılması... gibi konulardaki önemli tıkanıklıklar giderildi. Dünya Günü’nde Mudanya’da yapılacak etkinliklere de, Bursa Valiliği’nin "evsahipliği" yapmasını isteyen Vali Güven’in en çok üzerinde durduğu konu, “tarihi yapı sahibi vatandaşların, ellerindeki değerleri tıpkı Çekül Evi gibi korumalarının nasıl kolaylaştırılabileceği” idi.

Daha sonra hep birlikte restore edilen ve edilmekte olan mekan ve yapılar ziyaret edildi. Gezi sırasında Bursa Valisi Ali Fuat Güven, Uğur Mumcu Kültür Merkezi’nin (tarihi kilise yapısı), aslına uygun hale getirilmesi ve Bursa büyük-şehrine de hizmet verecek çağdaş bir kültür odağı olarak değerlendirilmesi için, gerekli çalışmaların hemen başlatılmasını istedi.

Kırayoğlu, Bursa Valisi Ali Fuat Güven, Metin Sözen ve Mustafa Öz Toplantıya Bursa Valisi katılıyor


Eski Jandarma KarakoluOnarımı biten eski Jandarma Karakolu


Karakol binası içeriden detayKarakol içeriden -detay-


İskele Meydanı'nda Pratik Kız Sanat Okulu olarak kullanılan yapıİskele Meydanı, Pratik Kız Sanat Okulu / BUSKİ Sosyal tesisi


Emniyet lokaliEski Karakol


MUDANYA’DA YAPILACAK ETKİNLİKLER

22 NİSAN DÜNYA GÜNÜ - Önceki yıllarda coşkulu Dünya Günü kutlamaları yaşamış Mudanya’nın, geçen yıl Çorum’un yaptığı gibi, bu yılın Dünya Günü”nde, Türkiye’deki sivil toplum kuruluşlarına bir çağrı yaparak, etkinliklere evsahipliği yapmasının uygun düşeceğinde birleşildi. ABD’deki “Dünya Günü Merkez Komitesi”nin, yerküre kastedilerek “Evimizi koruyalım” (“Protect Our Home”) başlıklı ana temasının, somut olarak korunan “ev”lerle de örtüştüğü, Mudanya’da hızla artan koruma örneklerinin bu bağlamda da iyi bir “plato” olacağı görüldü. (Bu arada bu satırları okuyanların henüz üye olmamışlarsa, buradan ayrılmadan önce sayfanın en altındaki kutulara e-posta adreslerini bırakarak Çekül ve Dünya Günü İletişim Ağı’na üye olmalarını rica edelim!- ÇEKÜL)

11-12 Mayıs 2002 - MUDANYA "KÜLTÜR ÇIKARTMASI" – Mudanya’daki koruma çalışmalarının değerlendirileceği bu etkinlik, Çekül Evi’nin yanısıra, Şükrü Çavuş Sokak, Mudanya Mütareke Meydanı ve İskele Meydanı proje alanlarının gezilmesi, restorasyonu tamamlanmış ve yeniden işlevlendirilmiş yapıların ziyaret edilmesi olarak programlandı. Bu yapılar şunlar:

1- Mütareke Binası- Müzesi
2- Eski Jandarma Karakolu- Mudanya Belediyesi prestij kabul mekanı ve sergi holü
3- Eski Polis Karakolu- Mudanya Emniyet Müdürlüğü Sosyal Tesisleri
4- Pratik Kız Sanat Okulu- BUSKİ Sosyal Tesisleri
5- Çekül Evi- Mudanya Araştırmaları Merkezi
6- Tahir Paşa Konağı- Müze
7- Eski Kilise- Uğur Mumcu Kültür Merkezi
8- Cüneyt Pekman Evi- Konut
9- Yaşar Karagöz Evi- Konut


MÜTAREKE KUTLAMASI- 2002 11 Ekim’inde 80. yıldönümü yaşanacak olan Mudanya Mütarekesi’nin imzalandığı ve yeniden elden geçirilecek onarılan “Mütareke Binası”nın görkemli bir törenle aynı tarihte yapılacak bir kutlamaya evsahipliği etmesi...


SONUÇ...



Sizce de Mudanya’daki bu gelişmeler, dünyanın içinde bulunduğu bu “tuhaf” kesitte hayli “iç acıcı” değil mi?



(*) Aynı zamanda Mudanya'nın "babadan oğula" fotoğrafçısı da olan Mudanya Gazeteciler Cemiyeti üyesi, gazeteci Çetin Gerçekçi, Mudanya'nın 1925'ten 1999'a kadar geçirdiği evreleri saptayan fotoğrafları bir CD-ROM'da toplamış. Web sitesi: http://fotocetin.cjb.net Telefonu: 90-224 5441270.
Konuyla ilgili diğer web siteleri: Bursa Valiliği: http://www.bursa.gov.tr
Mudanya Online: web sitesi



BİGADİÇ KÜLTÜR SANAT EVİ ve MÜZESİ AÇILDI...




Hiç fidan diktin mi
Kırlara, dağlara.
Çiçek ektin mi
Issız, tenha bayırlara
Kıraç kırlara
Su akıttın mı!
Gözledin mi hiç
Bereketin nasıl uzandığını
Çorak topraklara.

Bilir misin
Yolsuz, okulsuz, susuz, ışıksız
Anadolu köylerine
Umut olmanın

Hizmet etmenin hazzını
Bu mutluluğu algılasan
Sen de değiştirmek istersin
Yazgını

İşte böyle aziz dostum!
Ben biraz garip bir insanım.
Küçük köylerin ya da kentlerin
Mutluluğunu paylaşmak için varım.
Bırak peşimi
Büyük kentler senin olsun.
Senin olsun büyük düşler
Senin olsun yatlar, köşkler.


Utku Acun, Balıkesir Valisi, "Anadolu Tutkusu" şiirinden...

Yukarıdaki dizelerin de yazarı- Balıkesir Valisi Utku Acun, Bigadiç Kaymakamı Mümin Heybet ve Belediye Başkanı Davut Uzuner'in Bigadiç Kültür ve Sanat Evi'nin açılışını yapmak üzere yaptıkları çağrıya uyan ÇEKÜL, geçtiğimiz hafta sonu Bigadiç'te idi. "Kültür ve Sanat Evi" aslında İkinci Ulusal Mimarlık Akımının etkisi ile projelendirilen ve 1942 Bigadiç depremi sonrasında inşa edilen, Tekel idaresine ait bir yapıydı. Bu yapıyı 1998 yılında Tekel'den devralan Bigadiç Belediyesi, Kaymakamlığın da katkıları ile hazırlanan bir kültür projesi çerçevesinde "Bigadiç Kültür ve Sanat Evi" olarak ilçeye kazandırılmasına karar vermiş, ÇEKÜL de, yapının yeniden düzenlemesi konusunda, röleve çalışmalarını yapmıştı.

"Bigadiç, yarının çocuklarına ne vereceğinin temelini doğru belirlemiş..."



1 Aralık 2001, Cumartesi günü yağışlı havaya rağmen "Kültür ve Sanat Evi" çocuklar ve her yaştan Bigadiç'li tarafından adeta "sarılmıştı":

Fotoğraf: Kerem Kırayoğlu. Resmi büyük görmek için lütfen tıklayın!"İlk ziyaret" heyecanı... Fotoğraf: Kerem Kırayoğlu. Resmi büyük görmek için lütfen tıklayın! Konuksever Mehmet (soldaki) ve bu özel gün için yöresel süslerini takmış arkadaşı Çocuklar! Resmi büyük görmek için lütfen tıklayın! İstiklal Marşı



(Buradaki resimler hakkında not: Değerli vaktinizi boşa harcamamak için resimleri yüklenme süresi düşük olan küçük boyutlarda kullanıyoruz. Ancak, onların üzerine tıklarsanız, daha büyük boyutlu olanlarına ve ayrıntılara ulaşırsınız. Oradan "Back"/"Geri" tuşu ile bu sayfaya geri dönebilirsiniz.)

İçini doldurmada yaptığı bağışlarla önemli payı olan Bigadiç halkının da izlemesi için açıkhavada düzenlenen açılış töreni, yağmurun şiddetlenmesi üzerine Kültür Evi'nin şık toplantı salonuna alındı. Konuşmalar, içeriye giremeyenler de düşünülerek ses yükseltici ile dışarıya da yansıtıldı. Törende ÇEKÜL adına konuşan Prof. Dr. Metin Sözen, "Eğer Bigadiç'te 50 yıl önceki bir Tekel binası, bugünkü gibi bir kimlik açıklamasına girmişse, Bigadiç, yarının çocuklarına ne vereceğinin temelini doğru belirlemiş demektir. Çok büyük fabrikalar kurabilirsiniz, ama gün gelir, ekonomi değişir, fabrikalar elde kalabilir... Ama kültürel yatırım ayakta kalır. Bu nedenle özel sektörün nereye destek vereceği önemlidir. Bu bina da dayanışmanın nereye varacağının göstergesidir. Bağışları çoğaltın... " diyerek Kaymakam Mümin Heybet'in daha önce Cizre Kaymakamı iken bu bağlamda yaptığı yararlı çalışmaları hatırlattı ve Balıkesir ve Bigadiç yöneticilerinin taşıdıkları öncü rollerinde çevre ve kültüre öncelik vermelerinin altını çizdi.

Toplantı Salonu. Vali ve Metin Sözen. Fotoğraf: Kerem KırayoğluToplantı Salonu'nda "Açılış Töreni Konuşmaları" Belediye Başkanı'nın konuşması- Fotoğraf: Kerem Kırayoğlu


"Ya bunları koruyalım, eğer koruyamayacaksak, izin verin tekrar gömelim!"



Balıkesir Valisi Utku Acun da, bu projenin gerçekleşmesinde çalışanlara, objeleri veren Bigadiçli'lere ve ÇEKÜL'e teşekkür ederek "Allah emsalinizi artırsın" diye bitirdiği ilginç anekdotlarla yüklü konuşmasında kültür mirasını korumanın ve yarına aktarmanın niçin önemli olduğuna dikkat çekti. Acun, "kendi geçmişine sahip olmakta s o r u n u olan bir yapısal özelliğimiz var" diyerek, Adıyaman Valisi iken, bugün Atatürk Barajının suları altında kalan Komagene kırallığı kalıntılarının bir bölümünü nasıl kurtardıklarını anlattı. Bugün Adıyaman Müzesi'nde bulunan bulguları kurtarabilmek için yapılan çalışmayı "6 katlı kocaman bir pastadan kesilen ince bir dilime" benzeten Acun, bu 6 katı oluşturan 6 Anadolu uygarlığının olması gerektiği gibi korunamadığından duyduğu üzüntüyü şu "ironi" ile dile getirdi: "Ya bunları koruyalım, eğer koruyamayacaksak, izin verin bari tekrar gömelim!" Utku Acun, yıllar önce yaşadığı Balıkesir'deki kültür zenginliği ile bugünkü arasında çok fark olduğunu, şimdiki çok katlı yapılarda "kibrit kutusu gibi üstüste" yaşandığını, kalan kimlikli yapıların "ne olur ne olmaz!"denilerek, bir taraftan tablolarını yaptırdıklarını, ancak önemli olanın "söylemden eyleme geçmek" olduğunu vurguladı, katkıda bulunan herkese teşekkür etti... Daha sonra dışarı çıkıldı ve Acun ve Sözen halkla birlikte yağmur altında kurdeleyi kestiler...

Kurdele kesimi... Büyük resim için tıklayınız!Kurdele kesimi
Müzenin içinden..Müze içinden...
Düğün kıyafetleri ve yörük gömlekleri...Yörük gömlekleri...
Kızılçukur köyünden düğün kıyafetleriKızılçukur köyünde halen de giyilmekteolan gelin-damat giysileri

Açıkhavada PijamacıEski Bigadiç'ten bir "pijama" promosyonu!



- 4 kişi bir araya gelip, içinde yaşadıkları ilçenin ilk müzesinin içini doldurabilir mi? Bigadiç'te ise evet!



Bigadiç Kültür ve Sanat Evi hem yapının içindeki dia ve film izleme odası, resim galerisi, arşiv ve yayın bölümü, etnografya, arkeoloji ve Kuvâ-yi Millîye bölümleri, hem de bahçede yer alan sütün başlığı, mezar taşları ve yörük çadırı ile aynı zamanda ilçenin ilk müzesi. Peki bu "müze içeriği" nasıl oluşmuş? Kaymakamlık ve Belediye bir komite kurmuş. Komite 4 kişiden ibaret. Kimler mi var? Emine Canbaz; Ev Ekonomisi Teknisyeni, İlçe Tarım Müdürlüğü'nde çalışıyor. Tamer Nişancı; Orman Mühendisi. Mehmet Çoban; 4 Eylül İlkokulu Müdürü. Ahmet Nalçacıoğlu; Belediye Zabıtası. Bu komite, Balıkesir İl Kültür Müdürü Alpaslan Ayral ve Müze Müdürü Neriman Özaydın'ın rehberliğinde, Bigadiçli'lerin bağışladığı objeler, Belediye'nin kendi arşivinden verdiği tarihi fotoğraflar ve belgelerle "harika" bir mekan yaratmış... Kapıdan içeri girer girmez görülen bir "tarihçe/levha"da da katkıda bulunanlara teşekkür edilmiş:

Levha"Tarihçe/Levha" (Yakından görmek için tıklayınız!)

- Türkiye'nin pek de "yol üzeri" olmayan bir ilçesinin tüm bilgilerine ve yayınlarına Internet üzerinden ulaşabilir misiniz? "Bigadiç" ise evet!



Bigadiç'e giden ÇEKÜL ekibinde Metin Sözen'in yanısıra Başkan Vekili Mithat Kırayoğlu, Yönetim Kurulu Üyesi Hasan Özgen, Y.Danışma Kurulu Üyesi Mehmet Ata Tansuğ ve İletişim Danışmanı Avniye Tansuğ, bu safyada görülen dijital fotoğrafları çeken Şehir Planlamacısı Kerem Kırayoğlu da vardı. Çekilen görüntüler ve hazırlanacak haberin nerede yayınlanacağını soranlara bu sayfanın Internet adresi verilirken biraz tereddüte de düşülmedi değil. Öyle ya, büyük kentlerde bile Internet kullanımı hala pek yaygınlaşmamışken, Bigadiç'e "Internet'e girip bakın" demek insafsızlık mıydı? Ne kelime? ÇEKÜL ekibine derhal, Bigadiç web sitesi adresi ve onun eşliğinde haberleşmek için bir dizi "e-posta" içeren "matbu" listeler dağıtıldı. Girin bakın, bu sitelerde dolaşın. "Sitelerde" çünkü, çoğu bölümü tamamlamış ana sitenin yanısıra, bir çok "büyük kent işi" yayınla yarışacak içerik ve tasarımda bastıkları "BİGADİÇ Dergisi"ni de Internet'e taşımışlar... Bununla da yetinmeyip, bir de "Bigadiç Yöresi Folklorundan Örnekler" başlıklı bir VCD yapmışlar. B.Ü. Öğretim Görevlisi Araştırmacı Yazar Zekeriya Özdemir'in koordinatörlüğünde hazırlanan diskin kapağında "VCD-1" yazdığına göre devamı da geliyor!

Bigadiç Web Sitesi



- Kameramıza takılanlar...



Hüseyin Teke (ortadaki)... Küçük Hüseyin, bu Çarşamba "Bigadiç Internet" kafeye gidecek ve bu adrese girip, resmine bakacak! Tıklaması vakit alabileceği için onun resmini buraya olduğu gibi koyuyoruz!



Merhaba Hüseyin, resmini beğendin inşallah!


* * * * *
Ahmet Beyoğlu. Doğaçlama şiir yazdıran Bigadiç'in sevilen şairi. Bu yapı için esinlenmiş, hemen oracıkta Emine Canbaz ve Ahmet Nalçacıoğlu not alıyorlar:

Halk şairi Ahmet Beyoğlu


* * * * *
Bigadiç'teki bu açılıştan önce bir tur atıp, bazı tesbitlerde bulunan Metin Hoca:

M.SözenÇektiklerini belki buraya ekleyeceğiz!


* * * * *


Perşembe, Kasım 15, 2001

BİR BAŞKENTE YENİDEN BAKMAK...


Kırk yıl önce yazdığım “Anadolu Kentleri” kitabımın Edirne bölümünü şöyle bitiriyorum


“Dünya sanatının en büyük yapıtlarının bulunmasına rağmen, insan bırakılmış bir eski başkent görmek isterse Edirne’ye gitmeli. 1700’ü aşan yapıtından nelerin kaldığını, her şeyin nasıl el etek çektiğini sorup soruşturulmalıdır. Dünyaya söz dinleten, gülünce herkesin güldüğü, ağlayınca herkesin ağladığı sultanların görkemli saraylarının yerinde boy gösteren buğday başaklarının hışırtılarını dinlemelidir. Bir kent bu kadar yalnız, bu kadar içine dönük ömür sürebilir. Çağ gelmiş dayanmış, koşullar değişmiş, uzun yıllar yanlış yere ‘sınır kentidir’ diye bırakılmış, el vurulmamış. Günümüzde değerlerin değiştiği, tehlikenin her yerde bir olduğu düşüncesi gelip dayanmamış. ‘Yüzyıllardır hep o gün gördü, şimdi koşullar değişti’ denip, kıyılarda bırakılmış. Meriç, Tunca, Arda her yıl doğanın baş kaldırdığı aylarda alıp götürecek, getirip bırakacak bir şeyler arıyor. Doğanın büyük yalnızlığını anlatmak için yükseklere, kabuğuna çekilmiş kente ulaşmak istiyor. ‘Eriyen karlar gibi, bütün sıkıntılar akıp gitsin’ demek istiyor...”


İnsan yaşamının kısa aralığında bir kente bakmak, büyük değişmelerin ancak küçük bir dilimini görmek demektir. Oysa bu yarım yüzyıl içinde öyle olmadı. Birbirinden ilginç özelliklerle yüklü kentler, kısa sürede tekdüze bir yaşamın tutsağı oldular.

Edirne böylesi olumsuzlukların ağır bastığı bir ortamda, doğruyla yanlış arasında bir çizgide yaşamını belirlemeye çalıştı. Kırk yıl önce bırakılmış bir sınır kentinin sessizliğinden yakınan bir kişi olarak bugünün ortamına baktığımda, daha soğukkanlı yargıya ulaşmanın kaçınılmazlığını görüyorum. Belki bu akıl almaz yanlışlarla yüklü yarım yüzyıl, Edirne’yi daha farklı değerlendirmeme neden oluyor.

Geçmişin birikimleri dikkatli izlendiğinde, dünya toplumları içinde Türkiye’nin, kültürünün sağladığı büyük olanaklarla, çok farklı noktalarda durması, kendini farklı noktalara taşıması gerekiyordu. Kırk yıl önce Türkiye’yi bir bütün olarak görmeye çalıştığımda, sürekli altını çizmeyi kaçınılmaz görev bildiğim temel nokta, ülkenin her ölçekte yeniden tasarlanmasının gerekliliğiydi. Bugün ÇEKÜL Vakfı’nın “kent-havza-bölge-ülke ölçeğinde planlama”, “kamu-yerel-sivil-özel birlikteliği” başlıkları altında oluşturmaya çalıştığı “yeni gündem”in ilk denemelerinin o yıllarda Edirne odaklı ve öncelikli olması da bir rastlantı değildi.

Gerçekten kırk yıl önce, bilimsel ortama “değişik kavram ve başlıklarla yeni eylem alanı yaratmak” isteyen bir kimlik olarak, Edirne’yi, doğal zenginliği, kültürel birikimi, henüz sağlıksız gelişmelere uğramamış varlığıyla, Trakya’nın ağırlık merkezi olma niteliğinin güçlendirilmesini, tutkuyla savunuyordum.

Bu tutku, değişik eğriler çizerek yine sürüyor. Meriç, Tunca, Arda’yı aşan köprülerin altından artık özelliği değişen sular akıyor. Bu arada Trakya’nın bereketli toprakları da hızla gücünü yitiriyor!.. Trakya, geçen zaman aralığında bölge ölçeğinde tüm birikim ve değerleriyle tasarlanma olanağı bulamasa bile, Edirne odaklı bir kültürel bütünlüğe yöneliyor. Başta Trakya Üniversitesi’nin varlığıyla, eğitimin bölgede yaygınlaştırılması eylemlerine tanık oluyor. Balkan ülkeleri arasında yeni ilişkilerin kurulmasıyla, sınırlar dünkü görünümünden uzaklaşıyor.

Edirne, bu gelişmelerin ışığında, yıllardır özlediğimiz ve kamu-yerel-sivil-özel kurum/kuruluş/kişilerin birlikteliğiyle gerçekleştirmeye çalıştığımız girişimleri ne oranda yaşama geçiriyor? Bu sorunun yanıtı Trakya Üniversitesi’nin kente yerleşme ilkesiyle başlıyor, Edirne Valiliği’nin bir dizi öncelik içeren gündemiyle zenginleşiyor, Belediye’nin kentin önemli parçalarını birbirine bağlayıcı projeleriyle bütünlüğe ulaşıyor.

Biraz gerilere gidip düşündüğümüzde, yıllar önce Trakya Üniversitesi kurulurken, büyük bir coşkuyla Edirne’nin kimlikli yapılarını yeni işlevlerle yaşatma çabalarımız, Sarayiçi’nin, Karaağaç’ın, II. Beyazıt Külliyesi’nin kentin yaşamına daha güçlü katılmasını sağladı, yapıların bir bölümü de yıpranmaktan kurtarıldı. Geleceğimizin umudu gençlerimizin bu ortamda eğitim görmesiyle, çevrelerinde yeni bir yaşam biçimi egemen oldu.

Bu süreçte, ÇEKÜL Vakfı’nın değerli üyelerinin Trakya Üniversitesi’nin yanısıra Edirne Valiliği ve Belediye Başkanlığı’na önerdikleri ve yaşama geçmesine katkı sağladıkları bir dizi projenin büyük bir bölümünün gerçekleşmesi, hızla yenilerinin bunlara eklenmesi, “birlikteliğe dayalı güç oluşturma” hedefimizin somut bir işaretiydi.

Edirne’yi dikkatle izleyenler, geçmiş birikime dayalı yeni gelişmelerin temel doğrularını bulmakta güçlük çekmeyeceklerdir. Edirne Valiliği’nin planlı ve tutarlı yaklaşımlarıyla Selimiye Camisi başta olmak üzere, bir dizi özgün özellikler içeren yapıların onarılması ve çevrelerinin düzenlenmesi; Deveci Hanı, Ekmekçioğlu Ahmet Paşa Kervansarayı, Gümrük Karakolu, Hafız Ağa Konağı, Eski Edirne Lisesi, Saadet Hanım Konağı, Zorlutuna Konağı gibi önemli yapıların farklı sorunlarının çözülerek işlevlendirilmesi, kentin adım adım eski kimliğine kavuşturulmasının işaretleri oluyor.

Edirne Belediyesi’nin Türkiye’de ilk kez, 100 yaşını dolduran Belediye Binası ile çevresindeki geleneksel dokuyu, birlikte değerlendiren bir projeyle gündeme getirmesi; Sarayiçi, Kaleiçi, Eski Elektrik Fabrikası, Saraçlar Caddesi ve benzeri kent parçalarını görsel zenginliklerine kavuşturacak ve geliştirecek nitelikte ele alması, yeni yaklaşımın bir başka boyutunu sergiliyor.

Trakya Üniversitesi, rektörlüğünü Karaağaç’a taşıyarak kentin kültürel varlıklarını değerlendirmede, farklı bir bakış açısıyla yeni bir ortam yaratıyor.

Tüm bu örnekler, “Bir Başkente Yeniden Bakmak” başlıklı kısa yazımızı ne anlamda ele aldığımızın güven verici ve somut sonuçları olarak değerlendirilmelidir.

Bütün bu olumlu gelişmeler dışında Edirne de, hiç kuşkusuz yarım yüzyıl içinde değindiğimiz değişik ölçekte planlama eksikliğinden doğan yanlışlara tanık olmuştur. Birlikteliğe ve temel kavramlara dayalı bu yeni anlayış ve eylem planı, kimlikli bir kente ulaşma özlemlerimiz, Edirne’de bir oranda gerçekleştirilebilmiştir. Şimdi hepimize düşen, kalan dokunun zenginleştirilerek korunmasıdır.

Bu yolda kalıcı girişimlere yönelen Edirne Valisi Fahri Yücel, Belediye Başkanı Cengiz Varnatopu, Trakya Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Osman İnci ve çevrelerinde katkı sağlayan duyarlı kimlikler Edirne için geliştirdikleri projelerle “sürekliliğin”, “birlikteliğin” gücünü ve önemini somut örneklerle her ortamda kanıtlamaya çalışmaktadırlar. Burada ÇEKÜL Vakfı gibi sivil toplum örgütlerine düşen sorumluluk, ürünün düzeyini yükseltmek, yaşama geçme süresini kısaltmak, katılımı güçlendirmek, “doğa ve kültür öncelikli yeni bir gündemin” kaçınılmazlığını geniş çevrelerin, herkesin varlığının parçası kılmaktır.

Geçmişte Edirne’ye emek verenlerin günümüze en büyük katkısı, ülkemizde gittikçe süreklilik kazanan yanlışlara, doğanın ve tarihin bize bıraktığı doğrularla “dur” diyebilmeyi sağlamalarından kaynaklanmaktadır. Dileğimiz, Edirne’nin bu gelişmelerin öncü örneklerinden biri olmasıdır.



Prof. Dr. Metin SÖZEN
12 Kasım 2001, İstanbul


Salı, Kasım 13, 2001

SİVİL TOPLUM KURULUŞLARI GENÇLİK EĞİTİM PROJESİ 2001/2002

STK Gençlik Eğitim Projesi, Türkiye'deki STK'ların etkinlik ve birikimlerini zenginleştirmeye yönelik olarak The British Council, Connect Youth International ve GSM - Gençlik Servisleri Merkezi işbirliği ile tasarlanmış ve uygulamaya konulmuş bir seminerler dizisi. Alanında uzman İngiliz ve Türk eğitmenler tarafından verilecek olan seminerler; gençler tarafından kurulmuş (üniversite öğrenci topluluğu, kulüp, dernek vb) yapıları ve gençlere yönelik olarak etkinlik gösteren STK'ları bilgilendirmeyi ve eğitmeyi amaçlıyor. 

Seminerlere katılım ücretsiz! 

Ayrıntılar:

Gençlik Servisleri Merkezi Web Sitesi

BİLECİK’TE SEVMEK VE YAŞATMAK…


Bu makalenin yazarı: bu resimde, ortada, montu rüzgarda uçuşan, Bilecik'e önceden gidip, gençleri örgütleyen Hakan Karan!
“Severek yaşamak, hayattaki en büyük meydan okumadır.”
J. Buscaglia
Bilecik’te, geçtiğimiz günlerde “yaşamak” için “sevmek” gerektiğini, sevginin paylaştıkça nasıl çoğaldığını, bu kez biraz farklı olarak, toprakla, fidanla gösterdi insanlar.

Umut dolu yürekler, sıcacık eller, toprakla buluşturdukları fidanların göğe uzanan mutluluğuyla kanıtladılar doğaya olan sevgilerini. Hayat veren doğa, bu kez yeni hayatlar aldı insanın elinden. Bir orman yanmıştı yürekleri kavurarak, bir yeni orman yeşeriyordu kalpleri coşturarak.

Osmaneli’de üniversite-lise-ortaokul öğrencileri, Orman Bakanlığı ve Yargıtay temsilcileri, kamu-yerel-özel kuruluşların yönetici ve mensupları, 12 Ekim günü bir birliktelik mesajı verdiler, yokolan bir doğayı özveriyle, birikimle, emekle yeniden yerine koyabilmenin sevincini yaşadılar.

Kırk kilometre ötede, Bilecik’te aynı duygular, aynı düşünceler, tarihi ayağa kaldırıyor, toprak karış karış eşilerek, bir büyük uygarlığın uyuyan izleri yeniden canlandırılıyordu.

Bilecik son günlerde, doğası ve kültürüyle ayrıcalıklı yerini koruyacağının, üzerinde oturduğu benzersiz mirasın değerini bilen yurttaşlarla güçlü yaşayacağının işaretlerini veriyor.

Tarihin her evresinde üretimin çekim noktası bu topraklarda yasayan insanlar, yaratılan uygarlıkların günümüze gelen sonuçlarının da sorumluluğunu taşıyorlar.

Günümüzde yaşayan büyüklükleri yitirmemek, bereketli doğayı küstürmemek, dünü-bugünü-geleceği nasıl yaşanabilir kılacağımıza karar vermemiz gerekiyor.

Bu aşamada Bilecik halkı, yaratılan bu dayanışma ortamıyla diğer kentlere de örnek oluyor.

Anadolu’ya yurt anlamını yükleyen doğa-tarih-insan bütünlüğü, O’na parçalanamaz bu birlik içindeki değerlerini, insan ruhunun zenginliğine borçlu olduğunu gösteriyor.

Anadolu insanı, sonsuza dek bu birlikteliğin türküsünü söyleyecektir. Yaşadıkça, ürettikçe, paylaştıkça… Ne dedik en basta, severek yaşamaktır hayattaki en büyük meydan okuma !..

Hakan Karan


Beyoğlu Bilinçleniyor!


Beyoğlu Balo Sokak sakinleri, esnafı ve sevenleri 2 Kasım 2001 Cuma günü Balo Sokak Çınaraltı Kafe’de buluştular. ÇEKÜL, Çevre ve Kültür Değerlerini Koruma ve Tanıtma Vakfı’nın yürüttüğü “Temiz Beyoğlu Sokağı” yarışması bünyesinde düzenlenen öğle yemeği, Çınaraltı Kafe ve Adanalılar Kebap Salonu’nun katkılarıyla gerçekleşti. Tanışma ve tartışma amacıyla toplanan Balo sokaklılara Çekül Vakfı Başkanı Prof. Dr. Metin Sözen ve Beyoğlu Belediye Başkanı Dr. Kadir Topbaş katıldılar. Buluşma yemeğinde sokak sorunları, komşu sokaklar, Beyoğlu’nun kültürel yapısı gibi konular, karşılıklı konuşuldu ve tartışıldı. “Temiz Beyoğlu Sokağı” yarışması, daha temiz sokakların, daha bilinçli esnafın ve aynı sokağın kullanıcısının ortak bir amaç etrafında çalışmasını hedeflediği için, işe ilk olarak sokak sakinlerinin bir araya getirilmesi ile başlandı...

Haber: Görkem Kızılkayak- Müge Arslan



toplantıya katılanları yakından görmek için lütfen tıklayın!Toplantıya katılanlar...

Resmin büyügünü görmek için lütfen tıklayın Metin Sözen konuşurken...



MARDİN’DE MİMARİ DOKUNUN KENT KİMLİĞİYLE UYUMU SAĞLANIYOR...


Geçtiğimiz günlerde Mardin Valisi Temel Koçaklar imzasıyla yayımlanan genelgeyle, tüm kentte ve özellikle SİT alanındaki kamu kurum ve kuruluşlarının bina cephelerinin boyanmasında mimari dokuyla uyumlu renk seçimi için Valiliğin ya da Belediye’nin görüşünün alınması gerekli görülüyor.

Vali Temel Koçaklar genelgede, kamu kuruluşlarının binalarını kentin siluetini olumsuz etkileyen renklerle boyamaları halinde 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu ve diğer ilgili mevzuat hükümleri gereğince yetkililer hakkında hukuksal işlem yapılacağını da bildiriyor.

Aynı yazı içinde, SİT alanındaki özel işyerleri ve konutların da benzer şekilde duyarlı ve kentin kimliğine uygun önlemler almaları için Belediye Başkanlığı’nın da harekete geçmesi gerektiği vurgulanıyor.

Mardin’in özel varlığına uygun yaşatılması yolundaki bu tür duyarlı yaklaşımların örnek olmasını ve diğer tüm kentlerde de yaygınlaşmasını diliyoruz...


Çarşamba, Kasım 07, 2001

İYİ HAVADİS: Tüm Temsilcilikler ve gönüllülerimizle "on-line" oluyoruz!

Değerli Çekül Temsilcileri! 

http://groups.yahoo.com/group/cekuliletisim adresine gidip haberleşme grubumuza katılabilirsiniz!

İlk mesaj Çekül Kapadokya temsilciliğinden geldi...

Kapadokya'dan, Sayın Mustafa Kaya'dan gelen mesaj:



M.KAYA - ÜRGÜP- Kapadokya ÇEKÜL temsilciliğimiz iki yıl kadar önce bir çalışma grubu oluşturarak etkinliklerine başladı. Nevşehir, Ürgüp, Uçhisar, Avanos ve
Göreme'den katılan gönüllüler ilk olarak Kapadokya'daki yıkım ve kirlenmelerin tarihsel süreç içerisindeki bir değerlendirmesinin rapor olarak hazırlanmasını kararlaştırdılar. Bu raporun il ve ilçe ile kasaba belediye başkan, meclis üyeleri ve STK nın yönetimlerine saydam gösterisi ile anlatılmasını; daha sonra da bu çalışmanın seçilmiş örneklerini bir kitap olarak yayınlamayı kararlaştırdı. (Kitap olarak yayınlamak için sponsor aramalarımız devam etmektedir.) 1701 yılından günümüze dek Kapadokyadaki
bozulma ve yıkımları ve geleceği hakkındaki tasarımları görsel olarak sunması, yörenin tarihsel ve kültürel dokusunu korumak isteyenler için önemli bir kanıt ve güç kaynağı oluşturacaktır.

Yerel tarihin öneminden yola çıkarak Kapadokya'yı yerli halkına tanıtmak, böylece korunması yönünde bilinçlendirmek için okullarda saydam ve video gösterili konferanslar düzenlendi. 2000 İnanç yılı dolayısiyle Ürgüp Belediyesinin organizesi ve Kültür Bakanlığının parasal katkısı ile "İnaçlar Kavşağı Kapadokya-Ürgüp" kitapçığı basıldı. Kitapçıkta, Kapadokya Aziz ve Dervişlerinin insanlığın ahlaksal gelişimi uğruna verdikleri uğraşları konu edinen iki makale ve fotoğraflar yer alıyor.

Kapadokya'daki yoğun eski ev restorasyonlarındaki hataları gören Kapadokya temsilciliğimiz, bu konuyu uzun vadede çözebilmek için Ürgüp Meslek Lisesinde yaygın eğitim düzeyinde restorasyon bölümü açılması fikrini geliştirerek, MEB Kız Teknik Öğretim Genel Müdürlüğü'nün ilgileri sayesinde 2000-2001 öğrenim yılında Restorasyon Bölümünün açılmasına fikirsel katkı sağladı. Şu anda ilk,orta ve lise mezunu 40 gencimiz öğretimini sürdürmektedir. Öğretimde özellikle yörenin kaya ve taş yapısına uygun restorasyonun ilkeleri uygulamalı olarak verilmektedir. Gelecek yıl da dört yıllık meslek lisesi olarak örgün eğitime geçmesi Milli Eğitim Bakanlığınca planlanmıştır.

ÇEKÜL Kapadokya Temsilciliği :
ADRES: Fabrika Cad. Turkcell Bürosu, 50400-Ürgüp
Tlf : 0.384.341 35 12
Belgegeçer: 0.384. 341 36 00
e.posta : mkaya47@hotmail.com




Çekül Merkez Ofisten Müge Arslan'ın Japonya'daki bir web sitesine gönderdiği İngilizce tanıtım yazısını CEKUL ALBUMU'ndeki dosya arşivine yükledik. Gereksinim duyanlar şu linki tıklayarak dokumana ulaşabilir! Çekul İletişim Haber Listesi'nin kurulmasına da önayak olduğu için, Müge'ye teşekkürler!


Salı, Ekim 30, 2001

ÇEKÜL Vakfı üyeleri Cumhuriyet Bayramı’nı Kemaliye’de, Çevre Kültür Evi’nde kutladı.

ÇEKÜL Vakfı’nın “7 Bölge 7 Kent Projesi” kapsamında yer alan Kemaliye, doğal-kültürel varlıkların korunması yolunda son yıllarda bir dizi girişimlere tanık olmakta... 

Bu doğrultuda Çevre Kültür Evi hedefli kamu-yerel-özel-sivil birlikteliğiyle yıkılmaya yüz tutan eski ortaokul binası, kitaplığı, tiyatrosu ve araştırma birimleriyle onarılarak yaşama geçmiş bulunuyor.

ÇEKÜL üyeleri, Kaymakamlık ve Belediye işbirliğiyle sürdürdükleri bu çabalarla, kentin bütününden başlayarak eski evlerin konaklamaya açılmasına, Çevre Kültür Evi’nin işlevine uygun donatılmasına, üniversitelerle ortak “Yaz Okulları”nın başlatılmasına, eski evlerin farklı kullanımlara açılmasına ortam hazırlamaktadır.

Ayrıca ÇEKÜL İstanbul üyeleri bu yıl Cumhuriyet Bayramı kutlamalarında olduğu gibi, trenle Kemaliye ziyaretlerini geleneğe dönüştürme konusunda da önemli adımlar atmaktadır. Kemaliye’ye ilginin gittikçe artmasına neden olan bu gezilerin belirli bir hedefe dönük tasarlanması kalıcı izler yaratıyor. Kemaliyeli'lerin bu yıl kentlerini korumaya yönelik örgütlenmelerine hız vermeleri, korumada inancı ve coşkuyu arttırmaktadır.

Onarılan ortaokul binası

Kemaliye'den gelecek yeni fotografların yükleneceği Kemaliye Fotograf albumü



Perşembe, Ekim 25, 2001

İZMİR TOPLANTILARI...

ÇEKÜL Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Metin SÖZEN, geçtiğimiz günlerde İzmir-Bergama-Bornova-Buca ve Selçuk’ta ÇEKÜL Bölge temsilcileri, kamu-yerel-sivil-özel kesimlerin yöneticileri ve üyelerinin geniş katılımıyla düzenlenen toplantılara katıldı.Toplantılarda bölgenin doğal-kültürel varlıklarının korunması, kimlikli mekanlara çok yönlü işlev kazandırılması, kent ölçeğinde koruma gibi öncelikli konulara yönelik havza boyutunda bir uygulama planı oluşturulması için çalışmaların hızlandırılmasının gerekliliği üzerinde duruldu. Doğa-kültür öncelikli gündem oluşturan konularla ilgili toplantı sonrası ÇEKÜL’de hazırlanan rapor, ÇEKÜL Batı Anadolu Bölge Koordinatörü Bülent Turan ve ÇEKÜL İzmir Temsilcisi Fügen Selvitopu’nun girişimleriyle tüm bölgeye ulaştırılıyor. Aşağıda bu rapordan bir özet sunuyoruz:


İZMİR

• ÇEKÜL’ün kent-havza-bölge-ülke ölçeğinde tasarım-uygulama çalışmaları kapsamında İzmir odaklı Batı Anadolu bölge etkinliklerinin 2002 yılında da kısa-orta-uzun dönemli bir çerçevede sürdürülmesi.
• Bu doğrultuda İzmir merkezde başlatılan bir dizi girişimin zaman içinde yön değiştirmesi ve özverili çabaların gözardı edilmesi dikkate alınarak, en kısa sürede gelinen durum çerçevesinde bazı kurum-kuruluş-kişilerle ilişkilerin yeniden değerlendirilmesi.
• Sonuçlanması geciken “Çevre Kültür Evi” girişimlerinin somut bir çizgiye taşınarak, gerçekçi yaklaşımlarla çözüme kavuşturulması.
• ÇEKÜL Yüksek Danışma Kurulu üyeleri başta olmak üzere, destek veren kurum-kuruluş-kişilerle, İzmir’de hazırlık toplantısı düzenlenerek, Kuşadası’nda düşünülen ve birikimlerin ortaklaştırılması, olumlu uygulamaların desteklenmesi hedefli çalışmanın çok yönlü tasarlanması.
• Urla’da da son gelişmelerin ışığında benzer bir çalışmanın Çeşme, Alaçatı ve benzeri yerleri de içerecek biçimde yapılması, tüm girişimlerin duyurulması.
• “Birgi/Çevre Kültür Evi” nin açılışı için ÇEKÜL İzmir Temsilciliği’nin görüşleri doğrultusunda bir programın hazırlanması ve açılış tarihinin belirlenmesi.
• Bölgedeki doğal-kültürel mirasın korunması konusunda tüm gelişmelerin İzmir odaklı sürdürülmesi.


BERGAMA

• Geciken Koruma Amaçlı İmar Planı’nın ÇEKÜL Vakfı tarafından tamamlanarak, Kültür Bakanlığı’ndan gerekli desteğin sağlanması ve Özel İdare kanalıyla sürecin hızlandırılması.
• Tarihi Kentler Birliği aracılığıyla Kültür Bakanlığı’na sunulan iyileştirilecek bölgelerle ilgili dosyanın sonuçlandırılması, 14 Eylül İlkokulu ve çevresinin çıkış noktası seçilmesi ve 14 Eylül İlkokulu avlusundaki tescilli yapının rölöve ve restorasyon projelerinin Bergama’da hazırlanması, restorasyonunun Özel İdare destekli bitirilmesi.
• Kız Meslek Lisesi’nin Özel İdare’ye devrinin hızlandırılması, Dösim aracılığıyla restorasyonunun sağlanması ve “Çevre Kültür Evi” olarak değerlendirilmesi.
• Toprak altında bulunan 30 bin kişilik tiyatro, anfitiyatro ve yakın çevresinin kamulaştırılarak koruma altına alınması ve daha sonra kurtarma kazılarının yapılması.
• Bazilika’nın çevresindeki Topçu Kışlası’nı içeren alanda yapılması düşünülen Kuzey Turizm Vadisi Uluslararası Proje Yarışması için Turizm Bakanlığı ve Mimarlar Odası’ndan destek istenmesi.
• Eski Bergama Lisesi Binası’nın Belediye ve Kent Tarihi Müzesi olarak değerlendirilmesi yolunda girişimlerin başlatılması.
• Geleneksel özelliklerini koruyan bir evin Bergama Evi olarak donatılması, halka açılması ve bir odasının Osman Bayatlı’nın anısına eşyalarıyla düzenlenmesi.
• Kentin geleneksel dokusunu vurgulayacak bir gezi güzergahı saptanarak kültürel turizm için ilk hazırlıkların yapılması ve bu doğrultuda Turizm Bakanlığı’ndan destek istenmesi.
• 31 Aralık 2001 tarihine kadar Bergama’daki tarihsel dokunun iyileştirilmesi çalışmalarının sonuçlarının yılbaşında geniş kitlelere duyurulması, bu amaçla ÇEKÜL ile birlikte özel tanıtım malzemesi üretilmesi.


BORNOVA

• ÇEKÜL İzmir Birimi olarak, Bornova üzerine bugüne kadar yapılan saptama çalışmalarından başlayarak tüm bilimsel verilerin ayrıntılı derlenmesi.
• Ege Üniversitesi’nin varlığı dikkate alınarak, ilginç geleneksel konutların belirlenmesi ve yeni işlevlerle donatılmak üzere ilgili kurumlara önerilmesi.
• Bornova’da “kültürel gezi yolu” belirlenerek, bugüne kadar tek örneklere dayalı çabaların bir akış ve bütünlüğe kavuşturulması.
• Kamu elinde bulunan tarihi yapıların bahçeleriyle birlikte yeniden incelenmesi ve sağlıklı değerlendirilmesi için öneri geliştirilmesi.
• ÇEKÜL tarafından çağrıyı da içeren “Niçin Bornova?” başlıklı bir broşür hazırlanarak, doğal-kültürel çevre bütünlüğünün öneminin vurgulanması ve bu amaçla bir “ÇEKÜL Bornova Grubu” oluşturulması.


BUCA

• Dokuz Eylül Üniversitesi’yle işbirliği içinde, tüm birikimlerin derlenerek Buca’nın bir üniversite kenti kimliğine ulaşması için proje geliştirilmesi, gelişen ortamın yönlendirilmesi.
• Öncelikli bir yapı adası seçilmesi ve mülkiyetler belirlenerek öğrencilerin seçilen alandaki geleneksel konutlarda kalabilecekleri özel mekanlar yaratılması.
• Belirlenen alanda “Çevre Kültür Evi” olarak bir yapı seçilerek, özellikle öğrencilerde kent bilincinin yaratılması için bu yapının işlevlendirilmesi.
• Seçilen yapı adasında bir sokağın özel kent mobilyalarıyla donatılarak, Buca bütününe örnek oluşturulması.
• Yıkıma bırakılmış büyük konutların bahçeleriyle birlikte değerlendirilmek üzere saptanması ve kamu kurumlarına önerilmesi.
• Tüm bu amaçları içeren bir ÇEKÜL broşürü hazırlanarak geniş kesimlere çağrı yapılması.


SELÇUK

• Belediye Başkanı Hüseyin Vefa Ülger’in ÇEKÜL’den destek istekleri doğrultusunda Bülent Turan’ın hazırlayacağı rapor ışığında 2001 yılı sonuna kadar çalışmaların başlatılması.
• “Çevre Kültür Evi” olma olasılığı bulunan bir geleneksel konutun saptanarak kamu-yerel-sivil birlikteliğine dayalı yaşama geçirilmesi.
• Çevrede Şirince ve diğer yerleşme yerleriyle ilgili ÇEKÜL üyelerinin özverili çabalarının Şirince’de olduğu gibi farklı yöne kaymasının önlenerek, desteklerin belirli bir protokol ve program içinde sürdürülmesi.
• Tüm bu çalışmaların broşür ve kitapçıkla belgelenmesi.


KUŞADASI

• Hazırlanan protokol örneğinin gözden geçirilerek zaman yitirilmeden işlemlerin başlatılması ve olumlu örneklerin çoğaltılması.
• Seçilen sokakların ve evlerin iyileştirilmesinin gerçekleştirilmesi için bir uygulama planı yapılması.
• ÇEKÜL temsilcilerinin, Yüksek Danışma Kurulu üyelerinin ve yerel yönetim ilgililerinin katılacağı bir toplantının bilgi-birikim akışını sağlama amaçlı düzenlenmesi, ortak hedeflerin belirlenmesi.


SÖKE

• Ön çalışma raporunun ışığında Belediye Başkanı ile görüşülerek kentin tümünün korunması siyasetinin saptanması, gerekli planların hazırlanmasında ÇEKÜL’ün destek vermesi.


KULA

• Belediye Başkanı Selim Aşkın ile yapılan görüşmelerin ardından yaratılan boşluğu giderebilecek tüm gerekli katkının boyutlarının ve niteliğinin ÇEKÜL İzmir Temsilciliği tarafından belirlenmesi, Söke’de ilgililerle toplantı olanağının yaratılması.





Salı, Ekim 16, 2001

BİLECİK’TE DOĞAYA VE KÜLTÜRE İLK YARDIM...

(Resimleri daha büyük görmek için lütfen üzerlerine tıklayınız!)

Protokol İmzası. Tıklayın!Orman Bakanı ve Çekül Başkanı Protokol İmzası Sırasında...

İlk fidanlar dikiliyor. Tıklayın!İlk fidanlar dikilirken...

Tarihi İmaret... Tıklayın!"Beylikten İmparatorluğa, İmparatorluktan Kurtuluşa: BİLECİK" gezisi ...


Bilecik ÇEKÜL Gençlik Birimi"Bilecik Çekül Gençlik Birimi- Dumlupınar Üniv. İşletme Kulübü


Diğer resimler için lütfen ÇEKUL ALBUMU'ne bakınız!


Yanan ormanlık alanların yeniden ağaçlandırılması için ÇEKÜL Vakfı tarafından "Yanık Tedavisi" başlığı ile planlanan kampanya, geçtiğimiz hafta sonu, Bilecik, Osmaneli ilçesindeki Tütünlük mevkiinde bitki örtüsüyle birlikte 4 ay önce yanan 600 hektar büyüklüğündeki alanda yapılan fidan dikimi töreni ile başladı. Aynı törende, Orman Bakanı Nami Çağan ve Çekül Vakfı Başkanı Prof.Dr. Metin Sözen, Marmara Bölgesinde yanan tüm alanları bu kampanya kapsamına alan bir protokol imzaladı. Törene "Yargıtay Hatıra Ormanı"nın ilk fidanlarını diken Yargıtay üyeleri de katıldılar. Program, "Beylikten İmparatorluğa, İmparatorluktan Kurtuluşa: BİLECİK" projesi kapsamında, yöredeki kültürel ve mimari mirasın incelendiği iki günlük bir kültür turu ile devam etti...



ÇEKÜL Vakfının, T.C. Orman Bakanlığı ile işbirliği içinde 1993 yılından bu yana gerçekleştirdiği ve 3 milyon ağaca ulaşan “7 Ağaç Ormanları” kampanyası, bu dikim yılında yurdumuzun yeniden yeşertilmesi amacıyla, yanan orman alanlarına odaklanıyor. Bu amaçla tüm olanaklarını seferber ederek, kaynak yaratmak amacıyla çeşitli etkinlikler düzenleyen ÇEKÜL Vakfı, ilk etkinliği, “Yanık Tedavisi” başlığı altında, 12 Ekim 2001 Cuma günü, Bilecik - Tütünlük yöresindeki okullar ve doğa severlerin katılımıyla gerçekleştirilen fidan dikimi ile başlattı. Törene aynı alanda kurulacak "Yargıtay Hatıra Ormanı"nın ilk fidanlarını diken Yargıtay üyeleri de katıldı. Çekül Vakfı Başkanı Prof. Dr. Metin Sözen, törende yaptığı konuşmada (*) , "doğal ve kültürel korumanın birbirinden soyutlanamayacağını", "doğruları görmek" için, Haziran ayında çıkan yangından "yalnızca 4 ay sonra" Bilecik'te gerçekleştirilen bu çalışma gibi, "bazen, bir olumsuzluğun da, olumlu sonuçlar doğurabildiği"ni vurguladı. Orman Bakanı Nami Çağan da, aynı törende Bakanlığın, "yaraların sarılması için yakın plan işbirliği yaptığı" Çekül Vakfı ile imzalayacağı protokolun, yapılan bu çalışmaları "Marmara Bölgesinde tahribata uğramış tüm orman alanlarını kapsama alarak genişleteceğini" belirtti. Bilecik Valisi Ünal Ülkü, doğal ve kültürel mirasın korunması amacıyla tüm güçleri birlikteliğe çağırdı. Belediye Başkanı Yaşar Tüzün, yerel yönetime düşen sorumlulukları yükleneceğini açıkladı.

Törene İstanbul'dan katılan Çekül gönüllüleri ve basın mensupları (**), daha sonra Osmaneli yöresindeki sivil mimari örneklerinin incelendiği bir kültür turuna çıktılar. İlk olarak Osmaneli ilçesindeki sivil mimari örneği evler ve kamu yapıları, bu arada "fiili" koruma altına alınmış bir eski Rum kilisesi gezildi. Aynı gün akşam,Dereceye giren Narlar..



İnhisar ilçesinde yapılan Nar Festivali'ne katılan grup, Grup!ertesi gün Bilecik, Söğüt ve Bozüyük'te incelemeler yaptı. Bilecik'te İstanbul Teknik Üniversitesi ve Anadolu Üniversitesi öğretim üyeleri ve öğrencilerinin başlattıkları kazı çalışmalarıyla eski yerleşime ait kalıntıların ortaya çıkarıldığı ve kültürel bir merkeze dönüştürülmeye çalışılan 500 dönümlük alanda Prof.Dr.Metin Sözen "Beylikten İmparatorluğa, İmparatorluktan Kurtuluşa: BİLECİK" adı verilen kültürel koruma projesi hakkında bilgi verdi. Bu proje, Osmanlı İmparatorluğu'nun kuruluş coğrafyasında ilk durak olan Bilecik’in tarihi dokusunu ortaya doğru bir biçimde çıkarmayı ve Osmanlı dönemi kent ticaret yapılarının canlandırılarak bölgeyi kültürel turizme kazandırmayı amaçlanıyor. Prof. Sözen, bu amacın gerçekleşmesinde Çekül Vakfı'nın "katalizör ve koordinatör" rolü oynadığını, aslolanın, "bu coğrafyada yaşayanlar ve kentin geleceğinde söz hakkı olanlar tarafından birlikte ve doğru kararların verilmesi" olduğunun altını çizdi. Bilecik turu, Kınık Köyü El Sanatları ve Çömlekçilik tesisleri ile Küçükelmalı ve Pazaryeri ilçelerindeki doğal parklara yapılan ziyaretle son buldu.

(*) (Konuşmanın tamamı aşağıya aynen alınıştır)


(**)
Sayın Refik Durbaş'ın 21 Ekim 2001 tarihli SABAH'ta yer alan gezi izlenimleri için lütfen tıklayın!

Sayın Ertuğrul Kayserilioğlu'nun 19 ekim 2001 tarihli FİNANSAL FORUM'da yer alan haberi için burayı tıklayın!

Sayın Füsun Özbilgen'in konu ile ilgili olarak POSTA'da yazdığı makale ve haber için -Posta'nın Internet versiyonu olmadığından- burada bağlantı veremiyoruz! Ama ona ve geziye katılan gazeteci dostlarımıza bilvesile tekrar teşekkür ediyoruz...



(*) M. Sözen'in konuşmasında verdiği mesajlar:

21. YÜZYILDA BİLECİK’İN YENİ KİMLİĞİ




“Beylikten İmparatorluğa, İmparatorluktan Kurtuluşa: Bilecik” başlığı, sürekliliğin, bir toplumun gelişme evrelerinin belirlenmesine giden yolu aralamanın ilk işaretidir. Bir anlamda 21. yüzyılda “kendini farklı taşıma” kararlılığıdır.

Kentler de insanlar gibidir, doğarlar, gelişirler, mutlu-mutsuz günleri olur. Onları bulundukları coğrafyada farklı kılan, yaşama sevincini geliştirecek ögelere kazandırdıkları inceliktir. Her kentlinin anılarında bıraktıkları kalıcı izlerdir.

Kimlikli bir toplumun göstergesi ise, kentlere-ülkeye-dünyaya verdiği değerdir. Ülkede insanlar, duyarlı bir “hemşehri“, duyarlı bir “yurttaş”, duyarlı bir “dünyalı” kimliğini sergiliyorsa, o toplum “katılımı”, “dayanışmayı”, “birlikte üretmeyi“ yaşamlarının kopmaz parçası kılmış demektir.

Bu sorumluluk isteyen süreçte, tarihin özel anlarına tanık olmuş kentler, ülkeler de vardır. Bilecik böyle bir coğrafyada, Anadolu coğrafyasında, dünya devleti olmaya yönelmiş insanların varlığına tanık olmuştur. Adım adım Doğu Roma İmparatorluğu’nun sınırlarını daraltarak gelişmesinde, güven kaynağı, güç kaynağı olmuştur.

Bugün bunun anlamı dünden daha önemlidir. Küreselleşen dünyada dünün kimlikli izleri artık hızla değişmektedir. Geçmişin kimlikli kentleri, onları farklı kılan nitelikleri hızla silinmektedir. Bilecik köklü izlerini koruduğu oranda tekdüze dünyada yerini alacak, dün-bugün-gelecek arasında yerini doğru tanımlayacaktır.

Şimdi hepimize düşen sorumluluk nedir? Bu sorunun cevabı çok açık: Kültür yaratan bireylerin buluştuğu kentlerin onlara uygun hemşehrisi olmaktır. Kendine ulaşan her izi geleceğe geliştirerek taşımaktır. Bilecik’in böyle bir coğrafyada niçin buraya kurulduğunu unutmamaktır. Kurtuluş Savaşı’nın ardından her geçen gün varlığını yitiren özgün kent parçalarını, beylikten imparatorluğa ulaşmış bir toplumun ürettiği kenti, günümüzün olanaklarıyla unutturmamaktır.

Büyük kültür-ticaret yolu üzerindeki Bilecik’in ticaret merkezi neredeydi? Bugün minareleri kalmış camiler hangi mahallenin merkezine işaret ediyordu? Osmanlıyı beylikten imparatorluğa taşıyan yolda imaretler hangi işlevi yüklenmişti? Değirmene gelen su hangi bereketi taşıyordu? Bu bereket Şeyh Edebali ve benzeri kimliklerle nasıl bir toplumsal-siyasal sonuçları yaratmıştı? Osman Gazi, Orhan Gazi ve diğerlerini Bilecik'e, Söğüt'e, Osmaneli’ne bu çevreye çeken güç neydi? Kısacası Bilecik niye buraya kurulmuştu?

Çoğaltılması mümkün bu soruların cevabı kısa. Kentin kimliğini her yaş diliminde insana okutmak istiyorsak, bizlere ulaşan her belge ve bulguyu doğru değerlendirmeliyiz. Bilecik’in geçmişteki yüzünün algılanması için, çağdaş düzenlemelerle kalan sınırlı kent parçalarına “ikinci bir yaşam hakkını” sağlamak zorundayız.

Bu süreci göze almak, yaşama geçirmek, bir “ilki başarmak” anlamına gelmektedir. Çok sınırlı bilgileri doğru değerlendirmek, anlamsız-abartılı anlatımlara neden olmamak için her noktayı tartışmak, kamu-yerel-özel-sivil birlikteliği sağlamak, “temel hedef” olmalıdır.

Gelinen noktada Bilecik Valisi Ünal Ülkü dar olanaklarla hareketi başlatmış, tüm güçleri birlikteliğe çağırmıştır. Belediye Başkanı Yaşar Tüzün yerel yönetime düşen sorumlulukları yükleneceğini açıklamıştır. Bu konuyla ilgili araştırmalara koşut olarak, üniversitelerin öğretim üyeleri ve uzmanları kazılara başlamış, sivil toplum örgütleri destek verdiklerini açıklamışlar, eşgüdümü sağlamak üzere ÇEKÜL Vakfı gerekli girişimlerde bulunmuş, kısacası katılıma dayalı bir “güç odağı“ oluşmuştur.

Burada üretilecek çağdaş düzenlemelerle, benzer süreçten geçmiş Van, Gümüşhane, Doğubeyazıt, Malatya, Elazığ gibi bir dizi tarihi çekirdeğinden uzaklaşmış kentlere, bir büyük imparatorluğun ve Cumhuriyet’in kuruluş heyecanını yaşamış Bilecik, “somut-öncü uygulamalarla” örnek olabilirse, sanırım 21. yüzyılı doğru değerlendirmiş olacaktır.

Kuşkusuz bu, “özveriye-birikime dayalı, bilginin bilince dönüştüğü ortamlarda“ gelişebilecek, “kent-havza-bölge-ülke boyutunda“ bir yaklaşımı egemen kılmakla geçerlik kazandırabilecek yeni anlayışın ürünü olacaktır.

Bilecik’te her kesimin, her yaş diliminde özverili-birikimli bireyin içinde yer aldığı günleri görme dileğiyle...


Prof. Dr. Metin SÖZEN
ÇEKÜL Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı




BİLECİK’TE DOĞA-KÜLTÜR ÖNCELİKLİ GÜNDEM...

ÇEKÜL Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Metin SÖZEN, Bilecik-Osmaneli-Söğüt-Pazaryeri-Bozüyük ve İnhisar’da ÇEKÜL Yüksek Danışma Kurulu üyesi öğretim üyelerinin, kamu kuruluşları yöneticilerinin, ilgili kişilerin de katılımıyla incelemelerde bulundu.

Geziler boyunca doğal-kültürel varlıkların bütünlük içinde değerlendirilmesi, tarihsel yapıların-geleneksel konutların korunmasının sağlanması gibi öncelikli konulara yönelik havza boyutunda bir uygulama planı oluşturulması için çalışmaların hızlandırılmasının gerekliliği üzerinde duruldu.

Bilecik’te doğa-kültür öncelikli gündem oluşturan konular ve ilerleyen süreçte geliştirilecek programlarla ilgili ve ÇEKÜL Bilecik Temsilciliği, kamu kurum-kuruluşları ile Anadolu Üniversitesi’nin ilgili öğretim üyelerine ulaştırılan rapor şöyle:

"BİLECİK -OSMANELİ- YAPILACAK ÇALIŞMALAR RAPORU"

• Doğal-kültürel varlıkların bütünlük içinde değerlendirilmesi ilkesine uygun olarak geliştirilen çalışmaların Anadolu Üniversitesi öğretim üyelerinin yükümlülüğündeki bölümlerin desteklenerek sağlıklı verilere ulaşılmasının hızlandırılması.

• Bu alandaki tek kalmış geleneksel konutun satın alınarak kazı çalışmalarında ve çıkan buluntuların depolanmasında kullanılması için onarıma alınması.

• Belge-bulgularla her geçen gün farklı boyutlar kazanan araştırma alanının gerekli kararlarla donatılarak, Valiliğin başlattığı ve her türlü desteği sağladığı bu özgün ortamın geleceğinin güvence altına alınması.

• Belediye’nin yükümlülüğüne uygun olarak verdiği desteklerin ışığında kentin değişik mekanlarında da yaşayan tüm kültürel varlıkların korunmasının sağlanması.

• Kent ve tarihsel yapılar yeniden işlevlendirilirken kamu yapılarının hukuksal durumları gözden geçirilerek eşgüdümün sağlanması.

• Bu süreçte “Çevre Kültür Evi” odaklı bir yerel araştırma birimi oluşturularak köklü girişimlerin kalıcılığının güvence altına alınması.

• Bilecik Valiliği-ÇEKÜL Vakfı-Anadolu Üniversitesi’nin ortaklaşa düzenleyecekleri bir programla gelişmelerin çok yönlü eğitim boyutuna taşınması.




Salı, Ekim 09, 2001

Haydi! Bilecik'e gidiyoruz!

BİLECİK’TE DOĞAYA VE KÜLTÜRE BİRLİKTE BAKMAK!


ÇEKÜL Vakfı’nın kent-havza-bölge-ülke ölçeğinde sürdürdüğü çalışmalardan biri olan “Kendini Koruyan Kentler Projesi”ne Bilecik de eklendi. Bilecik-Söğüt-Osmaneli bölgesini “havza boyutunda” ele alarak geliştirilecek projelerin ilk girişimleri başlatıldı. Valilik, Belediye, İstanbul Teknik Üniversitesi ve Anadolu Üniversitesi işbirliğiyle başlatılan “Beylikten İmparatorluğa, İmparatorluktan Kurtuluşa” projesi, iki ay gibi kısa bir sürede önemli ölçüde ilerledi. Gönül Kaya’nın koordinatörlüğünde oluşturulan ÇEKÜL Bilecik Temsilciliği’ne Elif Yaşar’ın girişimleriyle Gençlik Birimi de eklendi. Orman Bakanlığı işbirliğiyle başlatılan “Marmara Bölgesi’nde Yanan Alanları Ağaçlandırma Kampanyası”nın ilk adımı da Bilecik’in Osmaneli İlçesi’nde atılıyor. Yanan alanlar, halkın geniş katılımıyla ağaçlandırılacak.

Kamu ve sivil kesimin kendi olanakları oranında sürdürdükleri koruma-yaşatma girişimlerinin ancak halkın desteği olduğu takdirde ve birlikteliğe dönüştüğü oranda başarıya ulaştığı gerçeği, son günlerde Bilecik’te de kendini gösteriyor. Bu nedenle Bilecik’in doğal-kültürel-tarihsel değerlerinin korunması çabaları, halkın katılımın ve her şeyden önce manevi desteğini, öncelikli ilgisini beklemektedir.

Çabalar, paylaşıldıkça anlam kazanacak ve olumlu-kalıcı sonuçlar verecektir.

Hayat Vermek...
Osmaneli’de yüzbinlerce ağacın alevlere yenik düşmesi ve ardında kül rengi bir orman bırakması, bu toprakları yaşatmak zorunda olan insanlar için koşulsuz dayanışma ortamını da kaçınılmaz kılmıştır.

Binlerce yıldır bize hayat veren toprak, şimdi bizden hayat bekler duruma gelmiştir. Yaşama şansımızı güçlendirmek, elimizdedir. Orman yokoldu mu, toprak canlılığını yitirdi mi, bu topraklar üzerinde yaşayan-üreten insanlar için de yaşam zorlaştı demektir.

Bilecik’in ayrıcalıklı doğası; köklü tarihsel birikiminin yaratıldığı topraklara bağlılığıyla bir bütün olarak değerlendirilmeyi, yeniden tasarlanmayı ve sağlıklı kullanılmayı beklemektedir.

Yanan ormanların yeniden yeşertilmesi, kentin kimliğine uygun planlanması, tarihsel izlerin ortaya çıkarılarak korunması, geleceğe taşınan Bilecik’in özellikli yerini tanımlayabilmesinin umut veren ilk işaretleri olacaktır.

Doğa-kültür öncelikli projelere kamu-yerel-sivil-özel her kesimden bireyin el vermesi, birikimleri oranında katkı yapması, hemşehrilerin kentine sahip çıkması, özverili çabaların olumlu sonuçlara yönelmesine hız katacaktır.

Şimdi, Bilecik insanı doğasına hayat verecek, kültürünü ayakta tutacak. Oluşacak katılım ve dayanışma ortamı, kente yeni umutları da beraberinde getirecek.

Güçlü birlikteliklere...


12 Ekim, Cuma günü yapılacak ve Orman Bakanı, Yargıtay Başkanı ve gönüllülerin katılacağı 7 Ağaç Ormanları'nın geleneksel fidan dikimi, bu yıl "Yanık Tedavisi" başlığı altında Bilecik, Osmaneli ilçesinden başlıyor...

PROGRAM:

12 EKİM Cuma : 07.00- Taksim'den, 07.30- Kadıköy'den özel otobüslerle hareket / 11.00- Bilecik / Osmaneli İlçesi, Tütünlük Mevkii – “Yanık Tedavisi” Kampanyası İlk Fidan Dikimi Töreni - (Öğle yemeğinden sonra) 14.00- Osmaneli ilçesindeki sivil mimari örnekleri ve eski rum kilisesinin gezilmesi / Akşam Yemeği/ Konaklama: Bilecik Valiliği Misafirhanesi –

13 EKİM Cumartesi: 09:00 Bilecik Merkez Proje Alanı (“Beylikten İmparatorluğa, İmparatorluktan Kurtuluşa: Bilecik Projesi” tanıtımı) 10: 30- Söğüt İlçesi’ne Hareket 11:30 Ertuğrul Gazi Türbesi, Hamidiye İdadisi camii, Darüleytam, Kaymakam Çeşmesi, Öğle Yemeği , Bozüyük, Pazaryeri İiçesi Küçükelmalı ve Kınık Köyü El Sanatları ve Çömlekçilik tesisi ziyareti ve İstanbul’a dönüş...

AÇIKLAMA: Geçen Haziran ayında, Bilecik'in Osmaneli ilçesinde, Tütünlük orman mevkiinde çıkan bir yangın, bitki örtüsüyle birlikte 600 hektarlık bir orman alanını yok etmişti. Yüzbinlerce ağacı yok eden bu ve benzeri diğer yangınlardan sonra, bu toprakların yeniden yeşertilmesi için güçlü bir toplu dayanışma ortamının yaratılması şart oldu. İşte bu nedenle Çekül "7 Ağaç Ormanları” kampanyasının geleneksel yıllık fidan dikimine bu yıl "Yanık Tedavisi" başlığı altında Bilecik'ten başlanıyor. Yanan ormanları yeşillendirmeyi ve yeniden hayata kazandırmayı amaçlayan kampanyanın ilk fidanları Bilecik, Osmaneli ilçesinin Tütünlük yöresindeki törenle gerçekleştirilecek. Bu törene Orman Bakanı Nami Çağan, Yargıtay Başkanı Sami Selçuk ve Yargıtay üyeleri, Çekül Vakfı Başkanı Prof. Dr. Metin Sözen, Çekül temsilcileri, Ankara, Bursa, Eskişehir, Kütahya gibi civar illerden doğa severler ve Bilecikli’ler katılacak. Ertesi gün Söğüt ve Bozüyük'e yapılacak kültür turu ile etkinlik sona erecek.

12 Ekim Cuma sabahı İstanbul'dan kalkacak otobüslerle geziye katılmak isteyenlerin, en geç 10 Ekim Çarşamba akşamına kadar 0212 249 6464’den Nurten Gültekin’i aramalarını ve rezervasyon yaptırmalarını rica ediyoruz.


ÇEKÜL BİLECİK’TE NELER YAPIYOR ?



DOĞA_______________ 7 Ağaç Ormanları Bilecik’te Yeşeriyor...

Osmaneli İlçesi’nde çıkan yangın sonucu yitirilen ormanlar, Bilecikliler’in katılımıyla yeniden oluşturuluyor. Orman Bakanlığı, yanan 5580 dönüm orman alanının ilk yıl 1400 dönümünü ağaçlandırmayı planlıyor. Proje, Bilecikli sanayici ve işadamlarının ve halkın güçlü desteğine ihtiyaç duymakta. Önümüzdeki günlerde ÇEKÜL Bilecik Temsilciliği Gençlik Birimi gönüllüleri, kentte herkesi en az 7 ağaçla projeye katılmaya çağıracak.

1992’den bu yana sürdürülen “7 Ağaç Ormanları Projesi”nde 2,5 milyona ulaşan fidan sayısına Bilecik’te yeni fidanların eklenmesi, doğanın hayat bulması anlamına geliyor.

“Herkese 7 Ağaç” sloganı da, Bilecik için önümüzdeki ayların doğal gündemi !..

KÜLTÜR__________Kültürel Değerlere Sorumlu Bakıyoruz...

“Beylikten İmparatorluğa, İmparatorluktan Kurtuluşa: Bilecik” başlığıyla geliştirilen proje, Eski Bilecik’in tarihi dokusunu ortaya çıkarmayı, Osmanlı dönemi kent ve ticaret yapılarının canlandırılarak bölgenin kültürel turizme ve Bilecik’in sosyal yaşamına kazandırılmasını hedefliyor. İstanbul Teknik Üniversitesi ve Anadolu Üniversitesi öğretim üyeleriyle öğrencileri hızla bölgeyi tarıyor, eski yerleşime ait izler ortaya çıkarılıyor, ayrıntılı ve titiz bir planlamayla 500 dönümlük alan kültürel bir merkeze dönüştürülüyor.

Bilecik yakında, yapıları, müzesi ve yeşil alanlarıyla yaşayan bir kent dokusuna sahip olacak. Geçmişin zengin birikimini geleceğe taşıyan, korunan bir kent olarak.

Bilecik halkının üzerine düşense, kentin kimliği olan değerlere sahip çıkmak, kültürel-tarihsel zenginliğe sorumlu bakmak !..

EĞİTİM___________Bilinç, Sahiplenme ve Katılım Artıyor...

Üniversitenin ve çevreye duyarlı gençlerin katılımıyla oluşan Gençlik Birimi, halka yönelik bilinçlendirme çalışmalarına başladı. Doğal ve kültürel değerlere daha duyarlı bakan, bilgi düzeyi yüksek bireylerin sayıca çoğalması için, ilk olarak okullarda çevre eğitimi etkinlikleri başlatıldı. Genç-yaşlı tüm yurttaşların çevresel değerlere karşı duyarlı ve sorumlu davranış biçimi edinmelerini amaçlayan bir dizi söyleşi, konferans, seminer vb. etkinlikler önümüzdeki aylarda da sürdürülecek.

Gençler, sorunlarına sahip çıkarak kendi çözümlerini üretmek için gönüllü çabaları yaygınlaştırmayı hedefliyorlar.

Yaşam koşullarının iyileşmesi herkesin ortak dileği ancak, şu üç başlığın özellikle altını çizmek gerekiyor: Bilinç, sahiplenme ve katılım !..


III. Bahçesaray Ceviz Şenliği yapıldı...

Atelye girişi. Tıklayınız! Bahçesaray Ahşap Atölyesi Girişi


Yaşlı Cevizler Atölyede.Tıklayınız! Yaşlı cevizler işlenmeden önce..

Bahçesaray'da Yeni Bir Meslek.Tıklayınız! Yaşlı Cevizler ve Genç Eller..

 Atölyede Üretilen Bir Takım.Tıklayınız! Yaşlı Cevizler İşlenerek Değiştiler..



ÇEKÜL PR Sorumlusu Fügen Akkemik Van'dan bildiriyor:

Van – İlçenin sosyo-ekonomik gelişmesini ve doğal korunmasını amaçlayan “Bahçesaray Cevizlerini Yaşatalım ve Çoğaltalım Projesi” çerçevesinde düzenlenen “Bahçesaray Ceviz Şenliği” nin üçüncüsü, hemşehrilerin de katılımıyla 30 Eylül 2001, Pazar günü Bahçesaray'da gerçekleşti.

Şenlik kapsamında yer alan tiyatro gösterisi oyuncuları bakımından bir ilk olma özelliği taşımaktaydı. Van - Muradiye İlçesi'nde 2001 yılında bir grup köylü vatandaş, kaymakamlığın ve öğretmenlerinin çabalarıyla önce okuma yazma öğrenip, ardından da bir tiyatro ekibi oluşturarak “Dağ Çiçeği Tiyatrosu” sunu kurmuşlar. Hayvancılık ve köy koruculuğu yapan 10 amatör oyuncu, büyük bir başarıyla Reşat Nuri Güntekin’in “ İstiklal “ adlı oyununu sergilediler.

Şenlikte, Bahçesaray Kırmızı Köprü’deki 15 km’lik parkurda bir de at yarışı yapıldı.

Şenliğin en önemli bölümü ceviz yarışmasıydı. 87 katılımcı arasından kaliteli ceviz ağacı seçimi sonucunda 1.Mutlullah Orhan, 2.Ali Hazır, 3.Hidayet Orhan oldu. Ceviz üreticilerine Belediye Başkanı Naci Orhan ve Kaymakam Mustafa Masatlı tarafından ödülleri verildi.

Bunların yanısıra Şenlikte, Bahçesaray kadınlarının ve çocuklarının beslenme ve cocuk bakımı sorunlarına bilinçli bir çözüm getirmek amacıyla Ankara Başkent Üniversitesi Beslenme ve Diyet uzmanı Efsun Karabudak yöre kadınlarıyla bir toplantı düzenledi. Toplantıda kadınlar sorunlarını dile getirerek uzmandan gerekli çözüm önerileri aldılar. Ayrıca toplantıda ilçe kadınlarına düzenli beslenme konusunda bilgiler verildi. Bu çerçevede uygulamalı olarak topluca yörede üretilen sebze ve meyvelerden çeşitli yemekler yapıldı ve yapılanlar Şenliğe katılan gruplar tarafından afiyetle tadıldı...

Bildiğiniz gibi, Bahçesaray İlçesi’ndeki aşılı ceviz fidanı dikimi ÇEKÜL Vakfı ve yerel yönetimin çabalarıyla üç yıl içinde 10.000’e ulaşmıştı. Bu süre içerisinde Bahçesaray ilçesindeki aşılı ceviz fidan üreticileri, eğitilerek kendi fidanlarını aşılayarak yeni aşılı ceviz bahçeleri kurdular. Eğitim çalışmaları; "aşılı ceviz fidan üretimi", "ceviz fidan bahçelerinin ve ağaçların budaması" ve "bakım" olarak üç aşamalı bir program çerçevesinde ÇEKÜL Vakfı’nca sürdürülmekte... "Bahçesaray Cevizlerini Yaşatalım ve Çoğaltalım Projesi" kapsamında İlçe Özel İdaresi tarafından desteklenerek Bahçesaray Kaymakamlığı’nca 1999 yılında kurulan "Ceviz Ağacı İşleme Atölyesi" de yıllık 200 ton kapasiteyle çalışmalarını sürdürüyor. Atölyede meyve-çerez tabakları, havanlar, ceviz - şeker kırma kapları, tepsi vb. ev gereçleri üretimi yapılmakta ve çeşitli illere pazarlanmaktadır. Atölyenin kapasitesini arttırmak üzere gerekli girişimler ÇEKÜL Vakfı tarafından yapılmaktadır. (*)


(*) Atelye ile ilgili olarak NTVMSNBC'de ilginç bir haber de yer aldı: Tıklayınız!




Salı, Ekim 02, 2001

Cumhurbaşkanımız Tarihi Kentler Birliği Kars Toplantısı'nda...

21 ve 22 Eylül 2001 tarihlerinde, Tarihi Kentler Birliği Genel Kurulu Kars'ta toplandı. Toplantıyı onurlandıran Sayın Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in yaptığı konuşmanın tam metnini aşağıda sunuyoruz:

Değerli Konuklar,

Tarihi Kentler Birliği - Kars Buluşması'nda, sizlerle birlikte olmaktan büyük mutluluk duyuyorum.

Bu önemli etkinlik için biraraya gelen siz değerli katılımcıları ve Karslı yurttaşlarımızı saygıyla selamlıyorum.

Tarih boyunca farklı uygarlıklara yurt olan ve bu kültürel zenginliğini günümüze ulaştıran, tarihimizde önemli bir yeri bulunan güzel Kars'a gelişimde yurttaşlarımızın sıcaklığı ve coşkuları karşısında etkilendiğimi belirtmek istiyorum.

Değerli Konuklar,

Ülkelerin çağdaşlık yarışında bulundukları yer, yalnız bilim ve teknikteki üstünlükleri, sanayileşmedeki başarılarıyla ölçülemez. Uygarlığın en önemli ölçütlerinden biri ulusların kültürel değerlerine sahip çıkması ve bunu evrensel değerlerle buluşturabilmesidir.

Bu, yalnız resmi politikalarla değil, yurttaşların ve gönüllü birliklerin bilinçli katılımlarıyla başarılabilir.

Tarihi Kentler Birliği'ni bu amaca hizmetlerinden dolayı kutluyor, bu güzel girişimin tüm yurttaşlarımıza ve kuruluşlarımıza örnek olmasını diliyorum. Böyle katkıların, tarihsel ve kültürel dokumuzun korunmasına yardımcı olmasının yanında, demokratikleşme sürecini de hızlandıracağını düşünüyorum.

Kendi kültürüne, tarihsel değerlerine, yaşadığı yere sahip çıkan, farklı kültürlerin düşünce ve eserlerine saygı duyan birey ve kuruluşlar, demokrasinin korunması ve geliştirilmesinin en önemli güvencesidir.

Zengin tarihsel ve kültürel birikimi olan kentlerin, kimliklerini yansıtan bu öz değerlerini koruyarak uygarlığa açması, insanlığın ortak kültür mirasının paylaşılması ve ülkeler arasında karşılıklı anlayış ve işbirliğinin gelişmesine olanak sağlayacaktır.

Türkiye, sahip olduğu değerleri dünyayla paylaşarak, hoşgörü, anlayış birliği, barış ve dayanışmanın egemen olduğu uygarlık kimliğinin oluşturulması için çaba göstermektedir.


Değerli Konuklar,

Binlerce yıllık tarihinde değişik evrelerden geçen insanoğlu, geçmişine sahip çıktığı oranda geleceğe hazırlanmış, attığı güçlü adımlarla, bugünün çağdaş uygarlığının yaratıcısı olmuştur.

İnsanlık tarihinin aynası olan kentlerin tarihsel ve kültürel dokularının korunarak geleceğe taşınması bu yönden büyük önem taşımaktadır.

Yüzyıllardır farklı uygarlıklara ev sahipliği yapan tarihi kentlerimiz, kendilerine özgü kimlikleriyle, yalnız ülke tarihine değil, insanlık tarihine de ışık tutacak zenginliktedir.

Tarihi Kentler Birliği'nin kurulmasının, ülkemiz için çok önemli bir adım olduğunu düşünüyor, kentlerimizin tarihsel, kültürel ve doğal dokusunun korunmasında önemli görevler yerine getireceğine ve bu örgütlenmenin demokratikleşme sürecinin güçlü halkalarından biri olacağına inanıyorum.

Yerel yönetimler dayanışmasıyla başlatılan, meslek ve sivil toplum örgütlerinin katkıda bulunduğu bu tür girişimlerin, yerelden evrensele doğru açılımının, tüm insanlığı sağlıklı bir bileşime yönlendireceğini düşünüyorum.

Değerli Konuklar,

Tarihi Kentler Birliği - Kars Buluşması'nı fırsat bilerek, Kafkasya ve bölgesel ilişkilerin geliştirilmesi konusundaki düşüncelerimi de belirtmek istiyorum.

Türkiye, tüm Kafkaslarda barış ve istikrar ortamının egemen olmasını istemektedir. Verimli topraklara, dinamik insan gücüne sahip olan ve Asya ile Avrupa'yı birbirine bağlayan bu stratejik bölgenin geçmişte olduğu gibi gelecekte de önemli bir rol üstleneceğine inanıyoruz.

Yüzyıllar boyunca çeşitli dinlere ve topluluklara mensup halkların bir arada yaşadıkları ve köklü uygarlıklar kurdukları bu coğrafyanın, yeniden insanların özgürce dolaşabilecekleri, birbirleriyle dayanışma içinde yaşam düzeylerini yükseltecekleri bir bölge olmasını istiyoruz.

Kafkasya'nın, bugün Batı Avrupa'da gördüğümüz biçimde, gelişmiş kara ve demiryolları ağının insan ve mal ulaşımını kesintisiz sağladığı, uluslararası enerji hatlarının Hazar Havzası ile Avrupa arasında ortak yarar ilişkisi kurduğu bir ekonomik bütünlüğe kavuşmasını, karşılıklı bağımlılık içinde bir ülkeler topluluğu durumuna dönüştürülmesi gerektiğini düşünüyoruz.

Bu bağlamda, komşumuz Güney Kafkasya ülkelerinin Batılı demokratik ve ekonomik kurum ve kuralları hızla yaşama geçirmekte olmaları ve Avrupa kuruluşlarıyla yakın işbirliği içinde bulunmaları mutluluk vericidir.

Kafkasya'da, barış ve istikrar ortamının güvence altına alınarak bölgesel işbirliği koşullarının sağlanmasının Kuzeydoğu illerimizin ekonomik canlanmasına da katkıda bulunacağı bir gerçektir. Koşulların normale dönmesiyle Kafkas ülkeleri arasındaki işbirliğinin güçlendirilmesi, bu ülkeleri birbirine sıkı sıkıya bağlayacaktır.

Tüm bunların gerçekleşmesinin ön koşulu, kuşkusuz, Kafkasya'daki belirsizlik ve uyuşmazlıkların çözüme kavuşturulmasıdır. Türkiye, bölgesel uyuşmazlıkların çözümü amacıyla harcanan çabalara etkin biçimde katkıda bulunmaktadır.

Bu çözüm çabalarında, komşularımız Gürcistan ile Azerbaycan'ın egemenlik ve toprak bütünlüklerinin korunması gerektiğini, bu temele dayanmayan çözüm önerilerinin gerçekçi olmayacağını her fırsatta vurgulamaktayız.

Ermenistan'ın, uluslararası hukuk kurallarına aykırı biçimde işgal altında tuttuğu Azerbaycan topraklarından çekilmesinin ve Yukarı Karabağ uyuşmazlığının çözümü konusunda iyiniyetli ve yapıcı bir tutum izlemesinin Ermeni halkının da yararına olacağını düşünüyoruz.

Türkiye, Ermenistan'ın önyargılarından ve geçmişten gelen saplantılarından kurtularak, komşularıyla ileriye dönük iyi ilişkiler içine girmesini beklemektedir.

Değerli Konuklar,

Kentlerimizdeki kültürel ve tarihsel dokuların korunmasının yanı sıra, sağlıklı ve planlı kentleşmenin sürdürülmesi, insanların çevreleriyle barışık mutlu yaşam sürmesinin öncelikli koşuludur.

Ne yazık ki, etik değerleri gözardı eden uygulamacıların ticari kazancı ön planda tutan yaklaşımlarının olumsuz sonuçlarını Ulus olarak büyük bedellerle ödemekteyiz.

Bunların yanı sıra imar afları, ve yapılaşmada yasalara karşı işlenen suçların hoş görülmesi, yaşam alanımızda kapanması zor, büyük yaralar açmıştır.

Geniş katılımlı Tarihi Kentler Birliği'nin kuruluşu ve belirlediği ereklerin, bu çarpıklıkların ortadan kaldırılacağı, kültürel kalkınma ve korumanın önem kazanacağı, kent yönetimi ve kentlilerin kentlerine sahip çıkacakları bir dönemi başlatmasını diliyorum.

Değerli Konuklar,

Çevre sorunlarının insanlığı ve geleceğini tehdit ettiği bir dönemde yaşamaktayız. Olumsuz çevre koşullarının bulunduğu kentlerde sağlıklı bireylerin yetişmesi ve kültürel değerlerin korunması güçtür.

Tarihine de sahip çıkan çağdaş kentlerin oluşturulması, her şeyden önce çevre bilincinin kazandırılması ve çevre değerlerinin korunmasıyla olanaklıdır. Bu konuda yönetimlere olduğu kadar bireylere de önemli sorumluluklar düşmektedir.

Yerel yönetimlerin katılımcılığa açık, saydam yönetim anlayışları, kentlilerin yaşadıkları yere sahip çıkmalarını sağlayacak, onları, çevre sorunlarının çözümü, tarihsel ve kültürel dokunun korunması konusunda etken kılacaktır.

Gelecek nesillere temiz kentler bırakılması sürecinde "sürdürülebilir kalkınma" düşüncesi benimsenir ve uygulanırsa, kaynakların bilinçsizce kullanılması önlenecek, çevre sorunlarının çözümü konusunda önemli ilerlemeler kaydedilecektir.

Yerel yönetimlerimizin kentliler ve sivil toplum kuruluşlarıyla el ele vermesi, çevre sorunlarının çözümünde etkin bir adım olmasının yanı sıra, yeşilin egemen olduğu sağlıklı kentlerde yaşamamıza da olanak sağlayacaktır.

Gelecek kuşaklara güzel ve temiz kentler bırakmak hepimizin ortak sorumluluğudur.

Değerli Konuklar,

Ülkemizin Doğu ucunda, uygarlıkların geçiş noktasında bulunan, eşsiz kültürel ve tarihsel değerlere sahip olan Kars ilimiz, üniversitesi, dinamik nüfusu, stratejik konumu ile bulunduğu bölgenin önemli kentlerindendir.

Kars'ın bu konumu, kentimize büyük görevler yüklemektedir. Bu toplantıların Kars'ın bölgesel barışı da sağlayabilecek kültürel potansiyelini harekete geçireceğini düşünüyorum.

Türkiye'nin Avrupa Birliği sürecinde, zengin kültürünü, ulusal değerlerini, kimliğini koruyarak yol almasında, Tarihi Kentler Birliği'nin önemli katkılar sağlayacağına inanıyorum.

Birliği oluşturan yerel yönetimlerimizi, onlara destek veren meslek ve sivil toplum örgütlerimizi, bu örnek girişimlerinden dolayı kutluyorum.

Zengin birikimimizin böyle duyarlı yaklaşımlarla sonsuza kadar yaşatılmasını diliyor, toplantının gerçekleştirilmesine emeği geçenleri kutluyor, hepinize esenlik dileklerimi iletiyor, saygılar sunuyorum."


“TEMİZ BEYOĞLU SOKAĞI” YARIŞMASI BAŞLADI

ÇEKÜL Vakfı Gençlik Birimi, her yıl 21 Eylül’de “Dünyamızı Temizleyelim” başlığı altında etkinlikler düzenleyen Ankara'daki Avusturalya Büyükelçiliği ile işbirliği yaparak, bu yıl, projeyi İstanbul'a taşıdı ve Beyoğlu Belediyesi’nin de desteğini alarak bir “Temiz Beyoğlu Sokağı” yarışması düzenledi...





Sokağımız Yarışıyor! Tıklayın!Önce "Ekrem Tur" Sokak...


Resmi daha büyük görmek için lütfen tıklayınEtkinlik civar sokaklara taşınıyor...


İstiklal Caddesine açılan bütün sokaklara duyurulan yarışma, ilk olarak pilot uygulama yapılmak üzere seçilen 9 Beyoğlu sokağını kapsayacak. Sakinlerinin belirlenecek bazı kriterlere uymaları halinde, bu sokaklara Ege-Akdeniz'de uygulanan “MAVİ BAYRAK” benzeri bir tabela takılacak. 3 aylık dönemlerle tekrarlanması düşünülen bu etkinlikle, genel olarak daha temiz sokaklar, daha bilinçli esnaf ve aynı sokağın kullanıcısı olan esnafın ortak bir amaç etrafında birlikte davranması amaçlanıyor. ÇEKÜL Gençlik Birimi, yarışmanın çevre bilincini yükseltmek, katı atıkların azaltılması ve geri kazanılması, enerji ve su tasarrufu, görüntü temizliği konularında da işlevsel olacağına inanıyor...
Ayrıntılı bilgi için Görkem Kızılkayak, e-posta: Çekül Gençlik Birimi


Cumartesi, Eylül 22, 2001

Çekül Çorum Temsilcimiz Sönmez Yanardağ, bir eğitim semineri için gittiği Ukrayna'da sergi açtı...

"Ukrayna'da Karikatür Sergisi..."

Sönmez Yanardağ anlatıyor: 

"...Çorum dan merhaba.

5-15 AĞUSTOS tarihleri arasında Alustha-Kırım Özerk Bölgesi-Ukrayna da yapılan UNDP GEF kaynaklı "Karadeniz Çevre Eğitimi" öğretmenler toplantısına Türkiye adına katıldım...


Daha yakından görmek için tıklayınızKaradeniz Çevre Eğitimi Semineri...

Daha yakından görmek için tıklayınızKaradeniz Çevre Eğitimi Sergisi...

Karadeniz'e kıyısı bulunan ülkelerin Karadeniz ve havzasındaki akarsularla ilgili "öğrencileri ile birlikte" çevre koruma projeleri geliştiren öğretmenlere yönelik etkinlikte, Öğrencilerimle bir yıldır üzerinde çalıştığımız ve "Temiz bir Karadeniz için Temiz Nehirler" adını verdiğimiz projemizi tanıtma fırsatı buldum.Proje kapsamında bir yıl içerisinde
Çorum İli sınırlarından geçerek Yeşilırmak'a dökülen Çekerek Suyu (Derinçay) daki kirliliğin nedenleri ve su havzasındaki köylülerle birlikte gerçekleştirdiğimiz etkinlikler,yerel basına verdiğimiz basın bildirileri,Kızılırmak havzası çevre temizlik çalışmaları ve Akarsu havzaları ağaçlandırma çalışmaları gerçekleştirdik...

Ukrayna'daki etkinlik sırasında ayrıca "Nehirlerimizi,Denizlerimizi,Dünyamızı koruyalım!" konulu bir de karikatür sergisi açtım.

Projemi diğer ülkelerden programa katılan meslektaşlarıma anlatırken ve Karikatür sergisi sırasında çekilmiş iki fotoğraf gönderiyorum.


Dostlukla,

Sönmez YANARDAĞ

ÇEKÜL VAKFI Çorum Temsilcisi


Çorum Anadolu İletişim Meslek Lisesi

Coğrafya Öğretmeni

ÇORUM"


Çarşamba, Eylül 12, 2001

15 EYLÜL - 31 EKİM 2001 ÇEKÜL ETKİNLİKLERİNDEN BAZILARI


1) Temiz Beyoğlu Sokağı Yarışması/ Dünyamızı Temizleyelim Kampanyası

Katılımcılar: ÇEKÜL Eğitim Birimi- ÇEKÜL Gençlik Birimi- Gönüllüler
Konu: Beyoğlu’nda seçilen sokaklar arasında temizlik yarışması düzenlemesi
Başlangıç Tarihi: 21 Eylül
Süre: Üç Ay

2)"Dünyamızı Temizleyelim" Kampanyası

Katılımcılar: ÇEKÜL Bilecik Temsilciliği, Gönüllüler, doğaseverler
Konu: Tahribolan orman alanlarının yeniden ağaçlandırılması
Başlangıç Tarihi: 21 Eylül

3) Tarihi Kentler Birliği Kars Genel Kurul Toplantısı

Katılımcılar: Türkiye Tarihi Kentler Birliği Genel Kurul Üyeleri,
Nursu Büyükhelvacıoğlu, Nurhan Ercan,
Konu: Olağan Genel Kurul
Başlangıç Tarihi: 21 Eylül
Süre: 2 gün

4) Dünya Vejetaryenler Kongresi

Katılımcılar: ÇEKÜL Gönüllüleri
Konu: İstanbul TÜYAP’ta düzenlenen sergi ve kongre merkezinde ÇEKÜL stand açıp, "7 Bölge 7 Kent" projesini tanıtacak
Başlangıç Tarihi: 28 Eylül
Süresi: 5 gün

5) "Van Bahçesaray Cevizlerini Çoğaltalım" Şenliği

Katılımcılar: Biricik Arcan, Şahika Ertan, Fügen Akkemik, Asaf Ertan, Faruk Boyacı
Konusu: Ceviz Şenliği
Başlangıç Tarihi: 30 Eylül
Süresi: 1 gün etkinlik, 3 gün toplam eğitim

6) "Yanan Ormanlarımızı Yeşertelim" Kampanyası Bilecik DikimTöreni

Katılımcılar: Bilecik Valiliği, Bilecik Temsilciliği, Gönüllüler
Konusu: Yanan alanları canlandırma amacı ile ÇEKÜL 7 Ağaç kampanyasını Bilecik ormanlarına taşımak...
Başlangıç Tarihi: 12 Ekim
Süresi:1 gün

7) Kemaliye Gezisi

Katılımcılar: Ali Akdamar, Kemaliye Gönüllüleri
Konu: Kemaliye Eski Ortaokul Binasının açılışı dolayısı ile trenle Kemaliye’ye gezi düzenlenmesi
Başlangıç Tarihi: 29 Ekim

Cuma, Eylül 07, 2001

BARTIN’DA YAŞAMSAL KARAR...

Nisan 2001’de Köy Hizmetleri’nce Küre Dağları Milli Parkı “mutlak koruma zonu” sınırları içinde başlatılan yol inşaatı, tüm tepkilere ve Orman Bakanlığı Milli Parklar ve Av-Yaban Hayatı Genel Müdürlüğü’nün “iptal kararı”na rağmen sürüyor...

Mayıs ayı başında Bartın temsilciliğimizden gelen bilgi doğrultusunda yayınladığımız tepki mesajına, bu kez son olmasını umarak bir yenisini ekliyoruz.

Başta Orman Bakanlığı, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, Köy Hizmetleri’nden sorumlu Devlet Bakanlığı, Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü ile konuya yakın kişi ve kuruluşlara ilettiğimiz mesajı kamuoyunun bilgisine sunuyor, ormanlarımıza yeni bir kara leke daha sürülmeden girişimin bir an önce sona ermesini bekliyoruz.

Saygılarımızla


ÇEKÜL VAKFI ÇEVRE BİRİMİ

(Ek: MEKTUP:)

3 Eylül 2001



Sayın Prof. Dr. Nami ÇAĞAN
ORMAN BAKANI




Bilindiği üzere, Küre Dağları Milli Parkı içinde Bartın-Arıt-Aydınlar Köyü’nden Kurucaşile-Başköy doğrultusunda süren yol yapımı, birkaç aydır olumlu-olumsuz gelişmelerle gündem oluşturuyor.

Küre Dağları Milli Parkı gibi biyolojik zenginlik (yaban hayatı-bitki çeşitliliği-jeomorfolojik oluşumlar) bakımından son derece önemli ve koruma altına alınmış değerlere sahip bu benzersiz coğrafyanın doğal yapıyı bozarak ilerleyen bir yol inşaatına feda edilmesi, kabul edilemez bir yanlış olarak sürmektedir.

Ulusal ve yerel sivil kuruluşların-meslek odalarının mücadelesine ve Orman Bakanlığı Milli Parklar ve Av-Yaban Hayatı Genel Müdürlüğü’nün 20 Haziran 2001 tarihli resmi yazısında belirtilen “iptal kararı”na rağmen Köy Hizmetleri yetkililerince yol yapımının sürdürülmesi, üzüntü verici, bir o kadar da dönülmesi zorunlu bir “yanlış” olarak karşımızda durmaktadır.

Doğal ormanlarımızda yıkıma neden olan inşaatın bitirilip yolun kullanıma açılmasıyla oluşacak insan etkisiyle, bölgedeki doğal yaşamın uzun dönemde yerine konamaz kayıplara uğraması kaçınılmaz olacaktır.

Bu girişimin en kısa zamanda durdurulmasını diliyor, “yaşamdan yana” bir kararın ivedi biçimde uygulanacağını umuyoruz.

Saygılarımızla

Prof. Dr. Metin SÖZEN
Yönetim Kurulu Başkanı
ÇEKÜL


Avustralya Parlamentosu'ndan gelen konuk: Kaye Darveniza

6 Eylül 2001, Çarşamba sabahı, ÇEKÜL'de önemli bir konuk vardı. The Hon. Kaye Darveniza!

"Melbourne West" Meclis üyesi ve Meclis Başkanı Parlamento Sekreteri Bayan Darveniza, kültürel açıdan çeşitliliğin yoğun olduğu Victoria'dan milletvekili seçilmişti ve görev aldığı çeşitli komisyonların başında "Kültürel Çeşitlilik İşleri" geliyordu. Başkan Metin Sözen, Genel Sekreter Betül Sözen, Koordinatör Zeynep Boratav ve Danışman Avniye Tansuğ'un katıldığı toplantıda Darveniza ile sıcak bir sohbet yapıldı, ÇEKÜL tanıtıldı, karşılıklı bilgi alışverişinde bulunuldu. Daha sonra işbirliği yapılması sözkonusu konuların arasında bulunan "eğitim" meselesi tartışıldı ve bu bağlamda Kabataş Kültür Merkezi'ne gidilerek, Kabataş Eğitim Vakfı'nın yaptığı çalışmalar yerinde incelendi. Burada Vakıf Yöneticilerinden Kabataş Lisesi Müdürü Korel Haksun evsahipliği yaptı.

(Daha iyileri gelinceye kadar, bu ziyaretten alınmış aşağıdaki fotoğrafları paylaşalım:)

Resmi daha büyük görmek için lütfen tıklayın

Resmi daha büyük görmek için lütfen tıklayın

Resmi daha büyük görmek için lütfen tıklayın

Resmi daha büyük görmek için lütfen tıklayın