Salı, Ekim 30, 2001

ÇEKÜL Vakfı üyeleri Cumhuriyet Bayramı’nı Kemaliye’de, Çevre Kültür Evi’nde kutladı.

ÇEKÜL Vakfı’nın “7 Bölge 7 Kent Projesi” kapsamında yer alan Kemaliye, doğal-kültürel varlıkların korunması yolunda son yıllarda bir dizi girişimlere tanık olmakta... 

Bu doğrultuda Çevre Kültür Evi hedefli kamu-yerel-özel-sivil birlikteliğiyle yıkılmaya yüz tutan eski ortaokul binası, kitaplığı, tiyatrosu ve araştırma birimleriyle onarılarak yaşama geçmiş bulunuyor.

ÇEKÜL üyeleri, Kaymakamlık ve Belediye işbirliğiyle sürdürdükleri bu çabalarla, kentin bütününden başlayarak eski evlerin konaklamaya açılmasına, Çevre Kültür Evi’nin işlevine uygun donatılmasına, üniversitelerle ortak “Yaz Okulları”nın başlatılmasına, eski evlerin farklı kullanımlara açılmasına ortam hazırlamaktadır.

Ayrıca ÇEKÜL İstanbul üyeleri bu yıl Cumhuriyet Bayramı kutlamalarında olduğu gibi, trenle Kemaliye ziyaretlerini geleneğe dönüştürme konusunda da önemli adımlar atmaktadır. Kemaliye’ye ilginin gittikçe artmasına neden olan bu gezilerin belirli bir hedefe dönük tasarlanması kalıcı izler yaratıyor. Kemaliyeli'lerin bu yıl kentlerini korumaya yönelik örgütlenmelerine hız vermeleri, korumada inancı ve coşkuyu arttırmaktadır.

Onarılan ortaokul binası

Kemaliye'den gelecek yeni fotografların yükleneceği Kemaliye Fotograf albumü



Perşembe, Ekim 25, 2001

İZMİR TOPLANTILARI...

ÇEKÜL Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Metin SÖZEN, geçtiğimiz günlerde İzmir-Bergama-Bornova-Buca ve Selçuk’ta ÇEKÜL Bölge temsilcileri, kamu-yerel-sivil-özel kesimlerin yöneticileri ve üyelerinin geniş katılımıyla düzenlenen toplantılara katıldı.Toplantılarda bölgenin doğal-kültürel varlıklarının korunması, kimlikli mekanlara çok yönlü işlev kazandırılması, kent ölçeğinde koruma gibi öncelikli konulara yönelik havza boyutunda bir uygulama planı oluşturulması için çalışmaların hızlandırılmasının gerekliliği üzerinde duruldu. Doğa-kültür öncelikli gündem oluşturan konularla ilgili toplantı sonrası ÇEKÜL’de hazırlanan rapor, ÇEKÜL Batı Anadolu Bölge Koordinatörü Bülent Turan ve ÇEKÜL İzmir Temsilcisi Fügen Selvitopu’nun girişimleriyle tüm bölgeye ulaştırılıyor. Aşağıda bu rapordan bir özet sunuyoruz:


İZMİR

• ÇEKÜL’ün kent-havza-bölge-ülke ölçeğinde tasarım-uygulama çalışmaları kapsamında İzmir odaklı Batı Anadolu bölge etkinliklerinin 2002 yılında da kısa-orta-uzun dönemli bir çerçevede sürdürülmesi.
• Bu doğrultuda İzmir merkezde başlatılan bir dizi girişimin zaman içinde yön değiştirmesi ve özverili çabaların gözardı edilmesi dikkate alınarak, en kısa sürede gelinen durum çerçevesinde bazı kurum-kuruluş-kişilerle ilişkilerin yeniden değerlendirilmesi.
• Sonuçlanması geciken “Çevre Kültür Evi” girişimlerinin somut bir çizgiye taşınarak, gerçekçi yaklaşımlarla çözüme kavuşturulması.
• ÇEKÜL Yüksek Danışma Kurulu üyeleri başta olmak üzere, destek veren kurum-kuruluş-kişilerle, İzmir’de hazırlık toplantısı düzenlenerek, Kuşadası’nda düşünülen ve birikimlerin ortaklaştırılması, olumlu uygulamaların desteklenmesi hedefli çalışmanın çok yönlü tasarlanması.
• Urla’da da son gelişmelerin ışığında benzer bir çalışmanın Çeşme, Alaçatı ve benzeri yerleri de içerecek biçimde yapılması, tüm girişimlerin duyurulması.
• “Birgi/Çevre Kültür Evi” nin açılışı için ÇEKÜL İzmir Temsilciliği’nin görüşleri doğrultusunda bir programın hazırlanması ve açılış tarihinin belirlenmesi.
• Bölgedeki doğal-kültürel mirasın korunması konusunda tüm gelişmelerin İzmir odaklı sürdürülmesi.


BERGAMA

• Geciken Koruma Amaçlı İmar Planı’nın ÇEKÜL Vakfı tarafından tamamlanarak, Kültür Bakanlığı’ndan gerekli desteğin sağlanması ve Özel İdare kanalıyla sürecin hızlandırılması.
• Tarihi Kentler Birliği aracılığıyla Kültür Bakanlığı’na sunulan iyileştirilecek bölgelerle ilgili dosyanın sonuçlandırılması, 14 Eylül İlkokulu ve çevresinin çıkış noktası seçilmesi ve 14 Eylül İlkokulu avlusundaki tescilli yapının rölöve ve restorasyon projelerinin Bergama’da hazırlanması, restorasyonunun Özel İdare destekli bitirilmesi.
• Kız Meslek Lisesi’nin Özel İdare’ye devrinin hızlandırılması, Dösim aracılığıyla restorasyonunun sağlanması ve “Çevre Kültür Evi” olarak değerlendirilmesi.
• Toprak altında bulunan 30 bin kişilik tiyatro, anfitiyatro ve yakın çevresinin kamulaştırılarak koruma altına alınması ve daha sonra kurtarma kazılarının yapılması.
• Bazilika’nın çevresindeki Topçu Kışlası’nı içeren alanda yapılması düşünülen Kuzey Turizm Vadisi Uluslararası Proje Yarışması için Turizm Bakanlığı ve Mimarlar Odası’ndan destek istenmesi.
• Eski Bergama Lisesi Binası’nın Belediye ve Kent Tarihi Müzesi olarak değerlendirilmesi yolunda girişimlerin başlatılması.
• Geleneksel özelliklerini koruyan bir evin Bergama Evi olarak donatılması, halka açılması ve bir odasının Osman Bayatlı’nın anısına eşyalarıyla düzenlenmesi.
• Kentin geleneksel dokusunu vurgulayacak bir gezi güzergahı saptanarak kültürel turizm için ilk hazırlıkların yapılması ve bu doğrultuda Turizm Bakanlığı’ndan destek istenmesi.
• 31 Aralık 2001 tarihine kadar Bergama’daki tarihsel dokunun iyileştirilmesi çalışmalarının sonuçlarının yılbaşında geniş kitlelere duyurulması, bu amaçla ÇEKÜL ile birlikte özel tanıtım malzemesi üretilmesi.


BORNOVA

• ÇEKÜL İzmir Birimi olarak, Bornova üzerine bugüne kadar yapılan saptama çalışmalarından başlayarak tüm bilimsel verilerin ayrıntılı derlenmesi.
• Ege Üniversitesi’nin varlığı dikkate alınarak, ilginç geleneksel konutların belirlenmesi ve yeni işlevlerle donatılmak üzere ilgili kurumlara önerilmesi.
• Bornova’da “kültürel gezi yolu” belirlenerek, bugüne kadar tek örneklere dayalı çabaların bir akış ve bütünlüğe kavuşturulması.
• Kamu elinde bulunan tarihi yapıların bahçeleriyle birlikte yeniden incelenmesi ve sağlıklı değerlendirilmesi için öneri geliştirilmesi.
• ÇEKÜL tarafından çağrıyı da içeren “Niçin Bornova?” başlıklı bir broşür hazırlanarak, doğal-kültürel çevre bütünlüğünün öneminin vurgulanması ve bu amaçla bir “ÇEKÜL Bornova Grubu” oluşturulması.


BUCA

• Dokuz Eylül Üniversitesi’yle işbirliği içinde, tüm birikimlerin derlenerek Buca’nın bir üniversite kenti kimliğine ulaşması için proje geliştirilmesi, gelişen ortamın yönlendirilmesi.
• Öncelikli bir yapı adası seçilmesi ve mülkiyetler belirlenerek öğrencilerin seçilen alandaki geleneksel konutlarda kalabilecekleri özel mekanlar yaratılması.
• Belirlenen alanda “Çevre Kültür Evi” olarak bir yapı seçilerek, özellikle öğrencilerde kent bilincinin yaratılması için bu yapının işlevlendirilmesi.
• Seçilen yapı adasında bir sokağın özel kent mobilyalarıyla donatılarak, Buca bütününe örnek oluşturulması.
• Yıkıma bırakılmış büyük konutların bahçeleriyle birlikte değerlendirilmek üzere saptanması ve kamu kurumlarına önerilmesi.
• Tüm bu amaçları içeren bir ÇEKÜL broşürü hazırlanarak geniş kesimlere çağrı yapılması.


SELÇUK

• Belediye Başkanı Hüseyin Vefa Ülger’in ÇEKÜL’den destek istekleri doğrultusunda Bülent Turan’ın hazırlayacağı rapor ışığında 2001 yılı sonuna kadar çalışmaların başlatılması.
• “Çevre Kültür Evi” olma olasılığı bulunan bir geleneksel konutun saptanarak kamu-yerel-sivil birlikteliğine dayalı yaşama geçirilmesi.
• Çevrede Şirince ve diğer yerleşme yerleriyle ilgili ÇEKÜL üyelerinin özverili çabalarının Şirince’de olduğu gibi farklı yöne kaymasının önlenerek, desteklerin belirli bir protokol ve program içinde sürdürülmesi.
• Tüm bu çalışmaların broşür ve kitapçıkla belgelenmesi.


KUŞADASI

• Hazırlanan protokol örneğinin gözden geçirilerek zaman yitirilmeden işlemlerin başlatılması ve olumlu örneklerin çoğaltılması.
• Seçilen sokakların ve evlerin iyileştirilmesinin gerçekleştirilmesi için bir uygulama planı yapılması.
• ÇEKÜL temsilcilerinin, Yüksek Danışma Kurulu üyelerinin ve yerel yönetim ilgililerinin katılacağı bir toplantının bilgi-birikim akışını sağlama amaçlı düzenlenmesi, ortak hedeflerin belirlenmesi.


SÖKE

• Ön çalışma raporunun ışığında Belediye Başkanı ile görüşülerek kentin tümünün korunması siyasetinin saptanması, gerekli planların hazırlanmasında ÇEKÜL’ün destek vermesi.


KULA

• Belediye Başkanı Selim Aşkın ile yapılan görüşmelerin ardından yaratılan boşluğu giderebilecek tüm gerekli katkının boyutlarının ve niteliğinin ÇEKÜL İzmir Temsilciliği tarafından belirlenmesi, Söke’de ilgililerle toplantı olanağının yaratılması.





Salı, Ekim 16, 2001

BİLECİK’TE DOĞAYA VE KÜLTÜRE İLK YARDIM...

(Resimleri daha büyük görmek için lütfen üzerlerine tıklayınız!)

Protokol İmzası. Tıklayın!Orman Bakanı ve Çekül Başkanı Protokol İmzası Sırasında...

İlk fidanlar dikiliyor. Tıklayın!İlk fidanlar dikilirken...

Tarihi İmaret... Tıklayın!"Beylikten İmparatorluğa, İmparatorluktan Kurtuluşa: BİLECİK" gezisi ...


Bilecik ÇEKÜL Gençlik Birimi"Bilecik Çekül Gençlik Birimi- Dumlupınar Üniv. İşletme Kulübü


Diğer resimler için lütfen ÇEKUL ALBUMU'ne bakınız!


Yanan ormanlık alanların yeniden ağaçlandırılması için ÇEKÜL Vakfı tarafından "Yanık Tedavisi" başlığı ile planlanan kampanya, geçtiğimiz hafta sonu, Bilecik, Osmaneli ilçesindeki Tütünlük mevkiinde bitki örtüsüyle birlikte 4 ay önce yanan 600 hektar büyüklüğündeki alanda yapılan fidan dikimi töreni ile başladı. Aynı törende, Orman Bakanı Nami Çağan ve Çekül Vakfı Başkanı Prof.Dr. Metin Sözen, Marmara Bölgesinde yanan tüm alanları bu kampanya kapsamına alan bir protokol imzaladı. Törene "Yargıtay Hatıra Ormanı"nın ilk fidanlarını diken Yargıtay üyeleri de katıldılar. Program, "Beylikten İmparatorluğa, İmparatorluktan Kurtuluşa: BİLECİK" projesi kapsamında, yöredeki kültürel ve mimari mirasın incelendiği iki günlük bir kültür turu ile devam etti...



ÇEKÜL Vakfının, T.C. Orman Bakanlığı ile işbirliği içinde 1993 yılından bu yana gerçekleştirdiği ve 3 milyon ağaca ulaşan “7 Ağaç Ormanları” kampanyası, bu dikim yılında yurdumuzun yeniden yeşertilmesi amacıyla, yanan orman alanlarına odaklanıyor. Bu amaçla tüm olanaklarını seferber ederek, kaynak yaratmak amacıyla çeşitli etkinlikler düzenleyen ÇEKÜL Vakfı, ilk etkinliği, “Yanık Tedavisi” başlığı altında, 12 Ekim 2001 Cuma günü, Bilecik - Tütünlük yöresindeki okullar ve doğa severlerin katılımıyla gerçekleştirilen fidan dikimi ile başlattı. Törene aynı alanda kurulacak "Yargıtay Hatıra Ormanı"nın ilk fidanlarını diken Yargıtay üyeleri de katıldı. Çekül Vakfı Başkanı Prof. Dr. Metin Sözen, törende yaptığı konuşmada (*) , "doğal ve kültürel korumanın birbirinden soyutlanamayacağını", "doğruları görmek" için, Haziran ayında çıkan yangından "yalnızca 4 ay sonra" Bilecik'te gerçekleştirilen bu çalışma gibi, "bazen, bir olumsuzluğun da, olumlu sonuçlar doğurabildiği"ni vurguladı. Orman Bakanı Nami Çağan da, aynı törende Bakanlığın, "yaraların sarılması için yakın plan işbirliği yaptığı" Çekül Vakfı ile imzalayacağı protokolun, yapılan bu çalışmaları "Marmara Bölgesinde tahribata uğramış tüm orman alanlarını kapsama alarak genişleteceğini" belirtti. Bilecik Valisi Ünal Ülkü, doğal ve kültürel mirasın korunması amacıyla tüm güçleri birlikteliğe çağırdı. Belediye Başkanı Yaşar Tüzün, yerel yönetime düşen sorumlulukları yükleneceğini açıkladı.

Törene İstanbul'dan katılan Çekül gönüllüleri ve basın mensupları (**), daha sonra Osmaneli yöresindeki sivil mimari örneklerinin incelendiği bir kültür turuna çıktılar. İlk olarak Osmaneli ilçesindeki sivil mimari örneği evler ve kamu yapıları, bu arada "fiili" koruma altına alınmış bir eski Rum kilisesi gezildi. Aynı gün akşam,Dereceye giren Narlar..



İnhisar ilçesinde yapılan Nar Festivali'ne katılan grup, Grup!ertesi gün Bilecik, Söğüt ve Bozüyük'te incelemeler yaptı. Bilecik'te İstanbul Teknik Üniversitesi ve Anadolu Üniversitesi öğretim üyeleri ve öğrencilerinin başlattıkları kazı çalışmalarıyla eski yerleşime ait kalıntıların ortaya çıkarıldığı ve kültürel bir merkeze dönüştürülmeye çalışılan 500 dönümlük alanda Prof.Dr.Metin Sözen "Beylikten İmparatorluğa, İmparatorluktan Kurtuluşa: BİLECİK" adı verilen kültürel koruma projesi hakkında bilgi verdi. Bu proje, Osmanlı İmparatorluğu'nun kuruluş coğrafyasında ilk durak olan Bilecik’in tarihi dokusunu ortaya doğru bir biçimde çıkarmayı ve Osmanlı dönemi kent ticaret yapılarının canlandırılarak bölgeyi kültürel turizme kazandırmayı amaçlanıyor. Prof. Sözen, bu amacın gerçekleşmesinde Çekül Vakfı'nın "katalizör ve koordinatör" rolü oynadığını, aslolanın, "bu coğrafyada yaşayanlar ve kentin geleceğinde söz hakkı olanlar tarafından birlikte ve doğru kararların verilmesi" olduğunun altını çizdi. Bilecik turu, Kınık Köyü El Sanatları ve Çömlekçilik tesisleri ile Küçükelmalı ve Pazaryeri ilçelerindeki doğal parklara yapılan ziyaretle son buldu.

(*) (Konuşmanın tamamı aşağıya aynen alınıştır)


(**)
Sayın Refik Durbaş'ın 21 Ekim 2001 tarihli SABAH'ta yer alan gezi izlenimleri için lütfen tıklayın!

Sayın Ertuğrul Kayserilioğlu'nun 19 ekim 2001 tarihli FİNANSAL FORUM'da yer alan haberi için burayı tıklayın!

Sayın Füsun Özbilgen'in konu ile ilgili olarak POSTA'da yazdığı makale ve haber için -Posta'nın Internet versiyonu olmadığından- burada bağlantı veremiyoruz! Ama ona ve geziye katılan gazeteci dostlarımıza bilvesile tekrar teşekkür ediyoruz...



(*) M. Sözen'in konuşmasında verdiği mesajlar:

21. YÜZYILDA BİLECİK’İN YENİ KİMLİĞİ




“Beylikten İmparatorluğa, İmparatorluktan Kurtuluşa: Bilecik” başlığı, sürekliliğin, bir toplumun gelişme evrelerinin belirlenmesine giden yolu aralamanın ilk işaretidir. Bir anlamda 21. yüzyılda “kendini farklı taşıma” kararlılığıdır.

Kentler de insanlar gibidir, doğarlar, gelişirler, mutlu-mutsuz günleri olur. Onları bulundukları coğrafyada farklı kılan, yaşama sevincini geliştirecek ögelere kazandırdıkları inceliktir. Her kentlinin anılarında bıraktıkları kalıcı izlerdir.

Kimlikli bir toplumun göstergesi ise, kentlere-ülkeye-dünyaya verdiği değerdir. Ülkede insanlar, duyarlı bir “hemşehri“, duyarlı bir “yurttaş”, duyarlı bir “dünyalı” kimliğini sergiliyorsa, o toplum “katılımı”, “dayanışmayı”, “birlikte üretmeyi“ yaşamlarının kopmaz parçası kılmış demektir.

Bu sorumluluk isteyen süreçte, tarihin özel anlarına tanık olmuş kentler, ülkeler de vardır. Bilecik böyle bir coğrafyada, Anadolu coğrafyasında, dünya devleti olmaya yönelmiş insanların varlığına tanık olmuştur. Adım adım Doğu Roma İmparatorluğu’nun sınırlarını daraltarak gelişmesinde, güven kaynağı, güç kaynağı olmuştur.

Bugün bunun anlamı dünden daha önemlidir. Küreselleşen dünyada dünün kimlikli izleri artık hızla değişmektedir. Geçmişin kimlikli kentleri, onları farklı kılan nitelikleri hızla silinmektedir. Bilecik köklü izlerini koruduğu oranda tekdüze dünyada yerini alacak, dün-bugün-gelecek arasında yerini doğru tanımlayacaktır.

Şimdi hepimize düşen sorumluluk nedir? Bu sorunun cevabı çok açık: Kültür yaratan bireylerin buluştuğu kentlerin onlara uygun hemşehrisi olmaktır. Kendine ulaşan her izi geleceğe geliştirerek taşımaktır. Bilecik’in böyle bir coğrafyada niçin buraya kurulduğunu unutmamaktır. Kurtuluş Savaşı’nın ardından her geçen gün varlığını yitiren özgün kent parçalarını, beylikten imparatorluğa ulaşmış bir toplumun ürettiği kenti, günümüzün olanaklarıyla unutturmamaktır.

Büyük kültür-ticaret yolu üzerindeki Bilecik’in ticaret merkezi neredeydi? Bugün minareleri kalmış camiler hangi mahallenin merkezine işaret ediyordu? Osmanlıyı beylikten imparatorluğa taşıyan yolda imaretler hangi işlevi yüklenmişti? Değirmene gelen su hangi bereketi taşıyordu? Bu bereket Şeyh Edebali ve benzeri kimliklerle nasıl bir toplumsal-siyasal sonuçları yaratmıştı? Osman Gazi, Orhan Gazi ve diğerlerini Bilecik'e, Söğüt'e, Osmaneli’ne bu çevreye çeken güç neydi? Kısacası Bilecik niye buraya kurulmuştu?

Çoğaltılması mümkün bu soruların cevabı kısa. Kentin kimliğini her yaş diliminde insana okutmak istiyorsak, bizlere ulaşan her belge ve bulguyu doğru değerlendirmeliyiz. Bilecik’in geçmişteki yüzünün algılanması için, çağdaş düzenlemelerle kalan sınırlı kent parçalarına “ikinci bir yaşam hakkını” sağlamak zorundayız.

Bu süreci göze almak, yaşama geçirmek, bir “ilki başarmak” anlamına gelmektedir. Çok sınırlı bilgileri doğru değerlendirmek, anlamsız-abartılı anlatımlara neden olmamak için her noktayı tartışmak, kamu-yerel-özel-sivil birlikteliği sağlamak, “temel hedef” olmalıdır.

Gelinen noktada Bilecik Valisi Ünal Ülkü dar olanaklarla hareketi başlatmış, tüm güçleri birlikteliğe çağırmıştır. Belediye Başkanı Yaşar Tüzün yerel yönetime düşen sorumlulukları yükleneceğini açıklamıştır. Bu konuyla ilgili araştırmalara koşut olarak, üniversitelerin öğretim üyeleri ve uzmanları kazılara başlamış, sivil toplum örgütleri destek verdiklerini açıklamışlar, eşgüdümü sağlamak üzere ÇEKÜL Vakfı gerekli girişimlerde bulunmuş, kısacası katılıma dayalı bir “güç odağı“ oluşmuştur.

Burada üretilecek çağdaş düzenlemelerle, benzer süreçten geçmiş Van, Gümüşhane, Doğubeyazıt, Malatya, Elazığ gibi bir dizi tarihi çekirdeğinden uzaklaşmış kentlere, bir büyük imparatorluğun ve Cumhuriyet’in kuruluş heyecanını yaşamış Bilecik, “somut-öncü uygulamalarla” örnek olabilirse, sanırım 21. yüzyılı doğru değerlendirmiş olacaktır.

Kuşkusuz bu, “özveriye-birikime dayalı, bilginin bilince dönüştüğü ortamlarda“ gelişebilecek, “kent-havza-bölge-ülke boyutunda“ bir yaklaşımı egemen kılmakla geçerlik kazandırabilecek yeni anlayışın ürünü olacaktır.

Bilecik’te her kesimin, her yaş diliminde özverili-birikimli bireyin içinde yer aldığı günleri görme dileğiyle...


Prof. Dr. Metin SÖZEN
ÇEKÜL Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı




BİLECİK’TE DOĞA-KÜLTÜR ÖNCELİKLİ GÜNDEM...

ÇEKÜL Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Metin SÖZEN, Bilecik-Osmaneli-Söğüt-Pazaryeri-Bozüyük ve İnhisar’da ÇEKÜL Yüksek Danışma Kurulu üyesi öğretim üyelerinin, kamu kuruluşları yöneticilerinin, ilgili kişilerin de katılımıyla incelemelerde bulundu.

Geziler boyunca doğal-kültürel varlıkların bütünlük içinde değerlendirilmesi, tarihsel yapıların-geleneksel konutların korunmasının sağlanması gibi öncelikli konulara yönelik havza boyutunda bir uygulama planı oluşturulması için çalışmaların hızlandırılmasının gerekliliği üzerinde duruldu.

Bilecik’te doğa-kültür öncelikli gündem oluşturan konular ve ilerleyen süreçte geliştirilecek programlarla ilgili ve ÇEKÜL Bilecik Temsilciliği, kamu kurum-kuruluşları ile Anadolu Üniversitesi’nin ilgili öğretim üyelerine ulaştırılan rapor şöyle:

"BİLECİK -OSMANELİ- YAPILACAK ÇALIŞMALAR RAPORU"

• Doğal-kültürel varlıkların bütünlük içinde değerlendirilmesi ilkesine uygun olarak geliştirilen çalışmaların Anadolu Üniversitesi öğretim üyelerinin yükümlülüğündeki bölümlerin desteklenerek sağlıklı verilere ulaşılmasının hızlandırılması.

• Bu alandaki tek kalmış geleneksel konutun satın alınarak kazı çalışmalarında ve çıkan buluntuların depolanmasında kullanılması için onarıma alınması.

• Belge-bulgularla her geçen gün farklı boyutlar kazanan araştırma alanının gerekli kararlarla donatılarak, Valiliğin başlattığı ve her türlü desteği sağladığı bu özgün ortamın geleceğinin güvence altına alınması.

• Belediye’nin yükümlülüğüne uygun olarak verdiği desteklerin ışığında kentin değişik mekanlarında da yaşayan tüm kültürel varlıkların korunmasının sağlanması.

• Kent ve tarihsel yapılar yeniden işlevlendirilirken kamu yapılarının hukuksal durumları gözden geçirilerek eşgüdümün sağlanması.

• Bu süreçte “Çevre Kültür Evi” odaklı bir yerel araştırma birimi oluşturularak köklü girişimlerin kalıcılığının güvence altına alınması.

• Bilecik Valiliği-ÇEKÜL Vakfı-Anadolu Üniversitesi’nin ortaklaşa düzenleyecekleri bir programla gelişmelerin çok yönlü eğitim boyutuna taşınması.




Salı, Ekim 09, 2001

Haydi! Bilecik'e gidiyoruz!

BİLECİK’TE DOĞAYA VE KÜLTÜRE BİRLİKTE BAKMAK!


ÇEKÜL Vakfı’nın kent-havza-bölge-ülke ölçeğinde sürdürdüğü çalışmalardan biri olan “Kendini Koruyan Kentler Projesi”ne Bilecik de eklendi. Bilecik-Söğüt-Osmaneli bölgesini “havza boyutunda” ele alarak geliştirilecek projelerin ilk girişimleri başlatıldı. Valilik, Belediye, İstanbul Teknik Üniversitesi ve Anadolu Üniversitesi işbirliğiyle başlatılan “Beylikten İmparatorluğa, İmparatorluktan Kurtuluşa” projesi, iki ay gibi kısa bir sürede önemli ölçüde ilerledi. Gönül Kaya’nın koordinatörlüğünde oluşturulan ÇEKÜL Bilecik Temsilciliği’ne Elif Yaşar’ın girişimleriyle Gençlik Birimi de eklendi. Orman Bakanlığı işbirliğiyle başlatılan “Marmara Bölgesi’nde Yanan Alanları Ağaçlandırma Kampanyası”nın ilk adımı da Bilecik’in Osmaneli İlçesi’nde atılıyor. Yanan alanlar, halkın geniş katılımıyla ağaçlandırılacak.

Kamu ve sivil kesimin kendi olanakları oranında sürdürdükleri koruma-yaşatma girişimlerinin ancak halkın desteği olduğu takdirde ve birlikteliğe dönüştüğü oranda başarıya ulaştığı gerçeği, son günlerde Bilecik’te de kendini gösteriyor. Bu nedenle Bilecik’in doğal-kültürel-tarihsel değerlerinin korunması çabaları, halkın katılımın ve her şeyden önce manevi desteğini, öncelikli ilgisini beklemektedir.

Çabalar, paylaşıldıkça anlam kazanacak ve olumlu-kalıcı sonuçlar verecektir.

Hayat Vermek...
Osmaneli’de yüzbinlerce ağacın alevlere yenik düşmesi ve ardında kül rengi bir orman bırakması, bu toprakları yaşatmak zorunda olan insanlar için koşulsuz dayanışma ortamını da kaçınılmaz kılmıştır.

Binlerce yıldır bize hayat veren toprak, şimdi bizden hayat bekler duruma gelmiştir. Yaşama şansımızı güçlendirmek, elimizdedir. Orman yokoldu mu, toprak canlılığını yitirdi mi, bu topraklar üzerinde yaşayan-üreten insanlar için de yaşam zorlaştı demektir.

Bilecik’in ayrıcalıklı doğası; köklü tarihsel birikiminin yaratıldığı topraklara bağlılığıyla bir bütün olarak değerlendirilmeyi, yeniden tasarlanmayı ve sağlıklı kullanılmayı beklemektedir.

Yanan ormanların yeniden yeşertilmesi, kentin kimliğine uygun planlanması, tarihsel izlerin ortaya çıkarılarak korunması, geleceğe taşınan Bilecik’in özellikli yerini tanımlayabilmesinin umut veren ilk işaretleri olacaktır.

Doğa-kültür öncelikli projelere kamu-yerel-sivil-özel her kesimden bireyin el vermesi, birikimleri oranında katkı yapması, hemşehrilerin kentine sahip çıkması, özverili çabaların olumlu sonuçlara yönelmesine hız katacaktır.

Şimdi, Bilecik insanı doğasına hayat verecek, kültürünü ayakta tutacak. Oluşacak katılım ve dayanışma ortamı, kente yeni umutları da beraberinde getirecek.

Güçlü birlikteliklere...


12 Ekim, Cuma günü yapılacak ve Orman Bakanı, Yargıtay Başkanı ve gönüllülerin katılacağı 7 Ağaç Ormanları'nın geleneksel fidan dikimi, bu yıl "Yanık Tedavisi" başlığı altında Bilecik, Osmaneli ilçesinden başlıyor...

PROGRAM:

12 EKİM Cuma : 07.00- Taksim'den, 07.30- Kadıköy'den özel otobüslerle hareket / 11.00- Bilecik / Osmaneli İlçesi, Tütünlük Mevkii – “Yanık Tedavisi” Kampanyası İlk Fidan Dikimi Töreni - (Öğle yemeğinden sonra) 14.00- Osmaneli ilçesindeki sivil mimari örnekleri ve eski rum kilisesinin gezilmesi / Akşam Yemeği/ Konaklama: Bilecik Valiliği Misafirhanesi –

13 EKİM Cumartesi: 09:00 Bilecik Merkez Proje Alanı (“Beylikten İmparatorluğa, İmparatorluktan Kurtuluşa: Bilecik Projesi” tanıtımı) 10: 30- Söğüt İlçesi’ne Hareket 11:30 Ertuğrul Gazi Türbesi, Hamidiye İdadisi camii, Darüleytam, Kaymakam Çeşmesi, Öğle Yemeği , Bozüyük, Pazaryeri İiçesi Küçükelmalı ve Kınık Köyü El Sanatları ve Çömlekçilik tesisi ziyareti ve İstanbul’a dönüş...

AÇIKLAMA: Geçen Haziran ayında, Bilecik'in Osmaneli ilçesinde, Tütünlük orman mevkiinde çıkan bir yangın, bitki örtüsüyle birlikte 600 hektarlık bir orman alanını yok etmişti. Yüzbinlerce ağacı yok eden bu ve benzeri diğer yangınlardan sonra, bu toprakların yeniden yeşertilmesi için güçlü bir toplu dayanışma ortamının yaratılması şart oldu. İşte bu nedenle Çekül "7 Ağaç Ormanları” kampanyasının geleneksel yıllık fidan dikimine bu yıl "Yanık Tedavisi" başlığı altında Bilecik'ten başlanıyor. Yanan ormanları yeşillendirmeyi ve yeniden hayata kazandırmayı amaçlayan kampanyanın ilk fidanları Bilecik, Osmaneli ilçesinin Tütünlük yöresindeki törenle gerçekleştirilecek. Bu törene Orman Bakanı Nami Çağan, Yargıtay Başkanı Sami Selçuk ve Yargıtay üyeleri, Çekül Vakfı Başkanı Prof. Dr. Metin Sözen, Çekül temsilcileri, Ankara, Bursa, Eskişehir, Kütahya gibi civar illerden doğa severler ve Bilecikli’ler katılacak. Ertesi gün Söğüt ve Bozüyük'e yapılacak kültür turu ile etkinlik sona erecek.

12 Ekim Cuma sabahı İstanbul'dan kalkacak otobüslerle geziye katılmak isteyenlerin, en geç 10 Ekim Çarşamba akşamına kadar 0212 249 6464’den Nurten Gültekin’i aramalarını ve rezervasyon yaptırmalarını rica ediyoruz.


ÇEKÜL BİLECİK’TE NELER YAPIYOR ?



DOĞA_______________ 7 Ağaç Ormanları Bilecik’te Yeşeriyor...

Osmaneli İlçesi’nde çıkan yangın sonucu yitirilen ormanlar, Bilecikliler’in katılımıyla yeniden oluşturuluyor. Orman Bakanlığı, yanan 5580 dönüm orman alanının ilk yıl 1400 dönümünü ağaçlandırmayı planlıyor. Proje, Bilecikli sanayici ve işadamlarının ve halkın güçlü desteğine ihtiyaç duymakta. Önümüzdeki günlerde ÇEKÜL Bilecik Temsilciliği Gençlik Birimi gönüllüleri, kentte herkesi en az 7 ağaçla projeye katılmaya çağıracak.

1992’den bu yana sürdürülen “7 Ağaç Ormanları Projesi”nde 2,5 milyona ulaşan fidan sayısına Bilecik’te yeni fidanların eklenmesi, doğanın hayat bulması anlamına geliyor.

“Herkese 7 Ağaç” sloganı da, Bilecik için önümüzdeki ayların doğal gündemi !..

KÜLTÜR__________Kültürel Değerlere Sorumlu Bakıyoruz...

“Beylikten İmparatorluğa, İmparatorluktan Kurtuluşa: Bilecik” başlığıyla geliştirilen proje, Eski Bilecik’in tarihi dokusunu ortaya çıkarmayı, Osmanlı dönemi kent ve ticaret yapılarının canlandırılarak bölgenin kültürel turizme ve Bilecik’in sosyal yaşamına kazandırılmasını hedefliyor. İstanbul Teknik Üniversitesi ve Anadolu Üniversitesi öğretim üyeleriyle öğrencileri hızla bölgeyi tarıyor, eski yerleşime ait izler ortaya çıkarılıyor, ayrıntılı ve titiz bir planlamayla 500 dönümlük alan kültürel bir merkeze dönüştürülüyor.

Bilecik yakında, yapıları, müzesi ve yeşil alanlarıyla yaşayan bir kent dokusuna sahip olacak. Geçmişin zengin birikimini geleceğe taşıyan, korunan bir kent olarak.

Bilecik halkının üzerine düşense, kentin kimliği olan değerlere sahip çıkmak, kültürel-tarihsel zenginliğe sorumlu bakmak !..

EĞİTİM___________Bilinç, Sahiplenme ve Katılım Artıyor...

Üniversitenin ve çevreye duyarlı gençlerin katılımıyla oluşan Gençlik Birimi, halka yönelik bilinçlendirme çalışmalarına başladı. Doğal ve kültürel değerlere daha duyarlı bakan, bilgi düzeyi yüksek bireylerin sayıca çoğalması için, ilk olarak okullarda çevre eğitimi etkinlikleri başlatıldı. Genç-yaşlı tüm yurttaşların çevresel değerlere karşı duyarlı ve sorumlu davranış biçimi edinmelerini amaçlayan bir dizi söyleşi, konferans, seminer vb. etkinlikler önümüzdeki aylarda da sürdürülecek.

Gençler, sorunlarına sahip çıkarak kendi çözümlerini üretmek için gönüllü çabaları yaygınlaştırmayı hedefliyorlar.

Yaşam koşullarının iyileşmesi herkesin ortak dileği ancak, şu üç başlığın özellikle altını çizmek gerekiyor: Bilinç, sahiplenme ve katılım !..


III. Bahçesaray Ceviz Şenliği yapıldı...

Atelye girişi. Tıklayınız! Bahçesaray Ahşap Atölyesi Girişi


Yaşlı Cevizler Atölyede.Tıklayınız! Yaşlı cevizler işlenmeden önce..

Bahçesaray'da Yeni Bir Meslek.Tıklayınız! Yaşlı Cevizler ve Genç Eller..

 Atölyede Üretilen Bir Takım.Tıklayınız! Yaşlı Cevizler İşlenerek Değiştiler..



ÇEKÜL PR Sorumlusu Fügen Akkemik Van'dan bildiriyor:

Van – İlçenin sosyo-ekonomik gelişmesini ve doğal korunmasını amaçlayan “Bahçesaray Cevizlerini Yaşatalım ve Çoğaltalım Projesi” çerçevesinde düzenlenen “Bahçesaray Ceviz Şenliği” nin üçüncüsü, hemşehrilerin de katılımıyla 30 Eylül 2001, Pazar günü Bahçesaray'da gerçekleşti.

Şenlik kapsamında yer alan tiyatro gösterisi oyuncuları bakımından bir ilk olma özelliği taşımaktaydı. Van - Muradiye İlçesi'nde 2001 yılında bir grup köylü vatandaş, kaymakamlığın ve öğretmenlerinin çabalarıyla önce okuma yazma öğrenip, ardından da bir tiyatro ekibi oluşturarak “Dağ Çiçeği Tiyatrosu” sunu kurmuşlar. Hayvancılık ve köy koruculuğu yapan 10 amatör oyuncu, büyük bir başarıyla Reşat Nuri Güntekin’in “ İstiklal “ adlı oyununu sergilediler.

Şenlikte, Bahçesaray Kırmızı Köprü’deki 15 km’lik parkurda bir de at yarışı yapıldı.

Şenliğin en önemli bölümü ceviz yarışmasıydı. 87 katılımcı arasından kaliteli ceviz ağacı seçimi sonucunda 1.Mutlullah Orhan, 2.Ali Hazır, 3.Hidayet Orhan oldu. Ceviz üreticilerine Belediye Başkanı Naci Orhan ve Kaymakam Mustafa Masatlı tarafından ödülleri verildi.

Bunların yanısıra Şenlikte, Bahçesaray kadınlarının ve çocuklarının beslenme ve cocuk bakımı sorunlarına bilinçli bir çözüm getirmek amacıyla Ankara Başkent Üniversitesi Beslenme ve Diyet uzmanı Efsun Karabudak yöre kadınlarıyla bir toplantı düzenledi. Toplantıda kadınlar sorunlarını dile getirerek uzmandan gerekli çözüm önerileri aldılar. Ayrıca toplantıda ilçe kadınlarına düzenli beslenme konusunda bilgiler verildi. Bu çerçevede uygulamalı olarak topluca yörede üretilen sebze ve meyvelerden çeşitli yemekler yapıldı ve yapılanlar Şenliğe katılan gruplar tarafından afiyetle tadıldı...

Bildiğiniz gibi, Bahçesaray İlçesi’ndeki aşılı ceviz fidanı dikimi ÇEKÜL Vakfı ve yerel yönetimin çabalarıyla üç yıl içinde 10.000’e ulaşmıştı. Bu süre içerisinde Bahçesaray ilçesindeki aşılı ceviz fidan üreticileri, eğitilerek kendi fidanlarını aşılayarak yeni aşılı ceviz bahçeleri kurdular. Eğitim çalışmaları; "aşılı ceviz fidan üretimi", "ceviz fidan bahçelerinin ve ağaçların budaması" ve "bakım" olarak üç aşamalı bir program çerçevesinde ÇEKÜL Vakfı’nca sürdürülmekte... "Bahçesaray Cevizlerini Yaşatalım ve Çoğaltalım Projesi" kapsamında İlçe Özel İdaresi tarafından desteklenerek Bahçesaray Kaymakamlığı’nca 1999 yılında kurulan "Ceviz Ağacı İşleme Atölyesi" de yıllık 200 ton kapasiteyle çalışmalarını sürdürüyor. Atölyede meyve-çerez tabakları, havanlar, ceviz - şeker kırma kapları, tepsi vb. ev gereçleri üretimi yapılmakta ve çeşitli illere pazarlanmaktadır. Atölyenin kapasitesini arttırmak üzere gerekli girişimler ÇEKÜL Vakfı tarafından yapılmaktadır. (*)


(*) Atelye ile ilgili olarak NTVMSNBC'de ilginç bir haber de yer aldı: Tıklayınız!




Salı, Ekim 02, 2001

Cumhurbaşkanımız Tarihi Kentler Birliği Kars Toplantısı'nda...

21 ve 22 Eylül 2001 tarihlerinde, Tarihi Kentler Birliği Genel Kurulu Kars'ta toplandı. Toplantıyı onurlandıran Sayın Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in yaptığı konuşmanın tam metnini aşağıda sunuyoruz:

Değerli Konuklar,

Tarihi Kentler Birliği - Kars Buluşması'nda, sizlerle birlikte olmaktan büyük mutluluk duyuyorum.

Bu önemli etkinlik için biraraya gelen siz değerli katılımcıları ve Karslı yurttaşlarımızı saygıyla selamlıyorum.

Tarih boyunca farklı uygarlıklara yurt olan ve bu kültürel zenginliğini günümüze ulaştıran, tarihimizde önemli bir yeri bulunan güzel Kars'a gelişimde yurttaşlarımızın sıcaklığı ve coşkuları karşısında etkilendiğimi belirtmek istiyorum.

Değerli Konuklar,

Ülkelerin çağdaşlık yarışında bulundukları yer, yalnız bilim ve teknikteki üstünlükleri, sanayileşmedeki başarılarıyla ölçülemez. Uygarlığın en önemli ölçütlerinden biri ulusların kültürel değerlerine sahip çıkması ve bunu evrensel değerlerle buluşturabilmesidir.

Bu, yalnız resmi politikalarla değil, yurttaşların ve gönüllü birliklerin bilinçli katılımlarıyla başarılabilir.

Tarihi Kentler Birliği'ni bu amaca hizmetlerinden dolayı kutluyor, bu güzel girişimin tüm yurttaşlarımıza ve kuruluşlarımıza örnek olmasını diliyorum. Böyle katkıların, tarihsel ve kültürel dokumuzun korunmasına yardımcı olmasının yanında, demokratikleşme sürecini de hızlandıracağını düşünüyorum.

Kendi kültürüne, tarihsel değerlerine, yaşadığı yere sahip çıkan, farklı kültürlerin düşünce ve eserlerine saygı duyan birey ve kuruluşlar, demokrasinin korunması ve geliştirilmesinin en önemli güvencesidir.

Zengin tarihsel ve kültürel birikimi olan kentlerin, kimliklerini yansıtan bu öz değerlerini koruyarak uygarlığa açması, insanlığın ortak kültür mirasının paylaşılması ve ülkeler arasında karşılıklı anlayış ve işbirliğinin gelişmesine olanak sağlayacaktır.

Türkiye, sahip olduğu değerleri dünyayla paylaşarak, hoşgörü, anlayış birliği, barış ve dayanışmanın egemen olduğu uygarlık kimliğinin oluşturulması için çaba göstermektedir.


Değerli Konuklar,

Binlerce yıllık tarihinde değişik evrelerden geçen insanoğlu, geçmişine sahip çıktığı oranda geleceğe hazırlanmış, attığı güçlü adımlarla, bugünün çağdaş uygarlığının yaratıcısı olmuştur.

İnsanlık tarihinin aynası olan kentlerin tarihsel ve kültürel dokularının korunarak geleceğe taşınması bu yönden büyük önem taşımaktadır.

Yüzyıllardır farklı uygarlıklara ev sahipliği yapan tarihi kentlerimiz, kendilerine özgü kimlikleriyle, yalnız ülke tarihine değil, insanlık tarihine de ışık tutacak zenginliktedir.

Tarihi Kentler Birliği'nin kurulmasının, ülkemiz için çok önemli bir adım olduğunu düşünüyor, kentlerimizin tarihsel, kültürel ve doğal dokusunun korunmasında önemli görevler yerine getireceğine ve bu örgütlenmenin demokratikleşme sürecinin güçlü halkalarından biri olacağına inanıyorum.

Yerel yönetimler dayanışmasıyla başlatılan, meslek ve sivil toplum örgütlerinin katkıda bulunduğu bu tür girişimlerin, yerelden evrensele doğru açılımının, tüm insanlığı sağlıklı bir bileşime yönlendireceğini düşünüyorum.

Değerli Konuklar,

Tarihi Kentler Birliği - Kars Buluşması'nı fırsat bilerek, Kafkasya ve bölgesel ilişkilerin geliştirilmesi konusundaki düşüncelerimi de belirtmek istiyorum.

Türkiye, tüm Kafkaslarda barış ve istikrar ortamının egemen olmasını istemektedir. Verimli topraklara, dinamik insan gücüne sahip olan ve Asya ile Avrupa'yı birbirine bağlayan bu stratejik bölgenin geçmişte olduğu gibi gelecekte de önemli bir rol üstleneceğine inanıyoruz.

Yüzyıllar boyunca çeşitli dinlere ve topluluklara mensup halkların bir arada yaşadıkları ve köklü uygarlıklar kurdukları bu coğrafyanın, yeniden insanların özgürce dolaşabilecekleri, birbirleriyle dayanışma içinde yaşam düzeylerini yükseltecekleri bir bölge olmasını istiyoruz.

Kafkasya'nın, bugün Batı Avrupa'da gördüğümüz biçimde, gelişmiş kara ve demiryolları ağının insan ve mal ulaşımını kesintisiz sağladığı, uluslararası enerji hatlarının Hazar Havzası ile Avrupa arasında ortak yarar ilişkisi kurduğu bir ekonomik bütünlüğe kavuşmasını, karşılıklı bağımlılık içinde bir ülkeler topluluğu durumuna dönüştürülmesi gerektiğini düşünüyoruz.

Bu bağlamda, komşumuz Güney Kafkasya ülkelerinin Batılı demokratik ve ekonomik kurum ve kuralları hızla yaşama geçirmekte olmaları ve Avrupa kuruluşlarıyla yakın işbirliği içinde bulunmaları mutluluk vericidir.

Kafkasya'da, barış ve istikrar ortamının güvence altına alınarak bölgesel işbirliği koşullarının sağlanmasının Kuzeydoğu illerimizin ekonomik canlanmasına da katkıda bulunacağı bir gerçektir. Koşulların normale dönmesiyle Kafkas ülkeleri arasındaki işbirliğinin güçlendirilmesi, bu ülkeleri birbirine sıkı sıkıya bağlayacaktır.

Tüm bunların gerçekleşmesinin ön koşulu, kuşkusuz, Kafkasya'daki belirsizlik ve uyuşmazlıkların çözüme kavuşturulmasıdır. Türkiye, bölgesel uyuşmazlıkların çözümü amacıyla harcanan çabalara etkin biçimde katkıda bulunmaktadır.

Bu çözüm çabalarında, komşularımız Gürcistan ile Azerbaycan'ın egemenlik ve toprak bütünlüklerinin korunması gerektiğini, bu temele dayanmayan çözüm önerilerinin gerçekçi olmayacağını her fırsatta vurgulamaktayız.

Ermenistan'ın, uluslararası hukuk kurallarına aykırı biçimde işgal altında tuttuğu Azerbaycan topraklarından çekilmesinin ve Yukarı Karabağ uyuşmazlığının çözümü konusunda iyiniyetli ve yapıcı bir tutum izlemesinin Ermeni halkının da yararına olacağını düşünüyoruz.

Türkiye, Ermenistan'ın önyargılarından ve geçmişten gelen saplantılarından kurtularak, komşularıyla ileriye dönük iyi ilişkiler içine girmesini beklemektedir.

Değerli Konuklar,

Kentlerimizdeki kültürel ve tarihsel dokuların korunmasının yanı sıra, sağlıklı ve planlı kentleşmenin sürdürülmesi, insanların çevreleriyle barışık mutlu yaşam sürmesinin öncelikli koşuludur.

Ne yazık ki, etik değerleri gözardı eden uygulamacıların ticari kazancı ön planda tutan yaklaşımlarının olumsuz sonuçlarını Ulus olarak büyük bedellerle ödemekteyiz.

Bunların yanı sıra imar afları, ve yapılaşmada yasalara karşı işlenen suçların hoş görülmesi, yaşam alanımızda kapanması zor, büyük yaralar açmıştır.

Geniş katılımlı Tarihi Kentler Birliği'nin kuruluşu ve belirlediği ereklerin, bu çarpıklıkların ortadan kaldırılacağı, kültürel kalkınma ve korumanın önem kazanacağı, kent yönetimi ve kentlilerin kentlerine sahip çıkacakları bir dönemi başlatmasını diliyorum.

Değerli Konuklar,

Çevre sorunlarının insanlığı ve geleceğini tehdit ettiği bir dönemde yaşamaktayız. Olumsuz çevre koşullarının bulunduğu kentlerde sağlıklı bireylerin yetişmesi ve kültürel değerlerin korunması güçtür.

Tarihine de sahip çıkan çağdaş kentlerin oluşturulması, her şeyden önce çevre bilincinin kazandırılması ve çevre değerlerinin korunmasıyla olanaklıdır. Bu konuda yönetimlere olduğu kadar bireylere de önemli sorumluluklar düşmektedir.

Yerel yönetimlerin katılımcılığa açık, saydam yönetim anlayışları, kentlilerin yaşadıkları yere sahip çıkmalarını sağlayacak, onları, çevre sorunlarının çözümü, tarihsel ve kültürel dokunun korunması konusunda etken kılacaktır.

Gelecek nesillere temiz kentler bırakılması sürecinde "sürdürülebilir kalkınma" düşüncesi benimsenir ve uygulanırsa, kaynakların bilinçsizce kullanılması önlenecek, çevre sorunlarının çözümü konusunda önemli ilerlemeler kaydedilecektir.

Yerel yönetimlerimizin kentliler ve sivil toplum kuruluşlarıyla el ele vermesi, çevre sorunlarının çözümünde etkin bir adım olmasının yanı sıra, yeşilin egemen olduğu sağlıklı kentlerde yaşamamıza da olanak sağlayacaktır.

Gelecek kuşaklara güzel ve temiz kentler bırakmak hepimizin ortak sorumluluğudur.

Değerli Konuklar,

Ülkemizin Doğu ucunda, uygarlıkların geçiş noktasında bulunan, eşsiz kültürel ve tarihsel değerlere sahip olan Kars ilimiz, üniversitesi, dinamik nüfusu, stratejik konumu ile bulunduğu bölgenin önemli kentlerindendir.

Kars'ın bu konumu, kentimize büyük görevler yüklemektedir. Bu toplantıların Kars'ın bölgesel barışı da sağlayabilecek kültürel potansiyelini harekete geçireceğini düşünüyorum.

Türkiye'nin Avrupa Birliği sürecinde, zengin kültürünü, ulusal değerlerini, kimliğini koruyarak yol almasında, Tarihi Kentler Birliği'nin önemli katkılar sağlayacağına inanıyorum.

Birliği oluşturan yerel yönetimlerimizi, onlara destek veren meslek ve sivil toplum örgütlerimizi, bu örnek girişimlerinden dolayı kutluyorum.

Zengin birikimimizin böyle duyarlı yaklaşımlarla sonsuza kadar yaşatılmasını diliyor, toplantının gerçekleştirilmesine emeği geçenleri kutluyor, hepinize esenlik dileklerimi iletiyor, saygılar sunuyorum."


“TEMİZ BEYOĞLU SOKAĞI” YARIŞMASI BAŞLADI

ÇEKÜL Vakfı Gençlik Birimi, her yıl 21 Eylül’de “Dünyamızı Temizleyelim” başlığı altında etkinlikler düzenleyen Ankara'daki Avusturalya Büyükelçiliği ile işbirliği yaparak, bu yıl, projeyi İstanbul'a taşıdı ve Beyoğlu Belediyesi’nin de desteğini alarak bir “Temiz Beyoğlu Sokağı” yarışması düzenledi...





Sokağımız Yarışıyor! Tıklayın!Önce "Ekrem Tur" Sokak...


Resmi daha büyük görmek için lütfen tıklayınEtkinlik civar sokaklara taşınıyor...


İstiklal Caddesine açılan bütün sokaklara duyurulan yarışma, ilk olarak pilot uygulama yapılmak üzere seçilen 9 Beyoğlu sokağını kapsayacak. Sakinlerinin belirlenecek bazı kriterlere uymaları halinde, bu sokaklara Ege-Akdeniz'de uygulanan “MAVİ BAYRAK” benzeri bir tabela takılacak. 3 aylık dönemlerle tekrarlanması düşünülen bu etkinlikle, genel olarak daha temiz sokaklar, daha bilinçli esnaf ve aynı sokağın kullanıcısı olan esnafın ortak bir amaç etrafında birlikte davranması amaçlanıyor. ÇEKÜL Gençlik Birimi, yarışmanın çevre bilincini yükseltmek, katı atıkların azaltılması ve geri kazanılması, enerji ve su tasarrufu, görüntü temizliği konularında da işlevsel olacağına inanıyor...
Ayrıntılı bilgi için Görkem Kızılkayak, e-posta: Çekül Gençlik Birimi