Pazartesi, Ekim 28, 2002

Kastamonu konakları film oluyor...

Atıf Yılmaz’ın Kastamonu projesi



Film yapımcısı Atıf Yılmaz, hazırlıklarını sürdürdüğü bir proje için Kastamonu konaklarının çekimini yapacaklarını bildirdi.

Vali Enis Yeter’i ziyaret eden Yılmaz, içeriğini ileriki günlerde açıklayacağı ve çok ses getireceğine inandığını belirttiği bir proje hazırladığını söyledi. Yılmaz, Kastamonu’yu çok sevdiğini ve projesi kapsamında buradaki konaklarla ilgili çekimler yapacaklarını belirtti. Yılmaz ve ekibi, konakları gezerek, ön incelemelerini yaparken, Vali Yeter, projeye destek vereceklerini bildirdi.
-NTVMSNBC haberi-


DÜNYA'da "KULA SEMPOZYUMU"

Dünya Gazetesi Çevre ve Kültür sayfasında -25.10.02- yayımlanan haberlerimiz:

Ege ve Akdeniz’de bir kültür turu -I...


KULA - UŞAK


Yazı ve fotoğraflar: Avniye Tansuğ- ÇEKÜL Vakfı

KULA...



“Bizim niye güzel bir müzemiz yok?”

Yer; Kula’da bir düğün salonu, bir önceki hafta bu sayfadan duyurulan "Kula -Koruma, Yaşatma, Geliştirme, Araştırma, Proje, Uygulama- Sempozyumu"ndaydık (*). “Kenan Evren Etnografya Müzesi’nin Kula Kent Müzesi’ne Dönüştürülmesi Projesi” başlıklı bildirinin sunumunun ardından söz istedi ve aynen böyle sordu genç ortaokul öğrencisi. “Peki bunun nedeni Kula’nın coğrafi konumu olabilir mi?” diye de ekledi. “Hayır” dediler genç öğrenciye, “Kula bu konuda yalnız değil, kent müzesinin ne olup, ne olmadığının anlaşılması, coğrafi konumdan daha önemli”... Sonra kent müzesi kavramı hakkında daha ayrıntılı bilgi verildi. Sempozyumun en ilginç tarafı izleyicilerin arasında Kula’lı genç öğrencilerin de bulunması ve zaman zaman bilim insanlarına böyle ilginç sorular yöneltmeleriydi.
Image


Image

Kula evlerinin içiçe geçen saçakları, yolda yağmura yakalananları ıslanmaktan, yazın da güneş çarpmasından koruyor!
Image


“Gerçek zenginliğin ne olduğunu krizden sonra anladık...”

Kula Belediye Başkanı Selim Aşkın, Dokuz Eylül Üniversitesi Mimarlık Fakültesi, Kulalılar ve Kulayı Sevenler Derneği, Kültür Bakanlığı’nın Manisa İl Kültür Müdürlüğü ve ÇEKÜL Vakfı işbirliği ile düzenlenen bu üç günlük etkinliğin başından sonuna kadar “içinde” idi. Selim Aşkın, 800’ü tescilli, 2. ve 3. derece tarihi eserlerle birlikte toplam 2400 “tarihi eser” sahibi Kula’da “gerçek zenginliğin ne olduğunun ekonomik krizden sonra anlaşıldığını” söyledi. Sempozyum süresince "Kula'da Yaşam", "Turizm", "Geleneksel Konut Mimarisi", "Kentsel Doku Araştırmaları", "Koruma Önerileri", "Tarihi Çevrede Yeni Yapı" başlıkları altında bildiriler sunuldu. (Bildiri özetlerine ulaşmak isteyenler için e-posta adresi: nezihat.koskluk@deu.edu.tr ).

"Kuladokya turizmi"

Selim Başkan, "gerçek zenginlik" derken, "şöylesine bir onarılıp, kitle turizminin tüketimine sunulacak tarihi evler"i kasdetmiyor. Kula'nın doğal zenginlikleri; jeomorfolojik özellikleri, termal kaynakları ve "elle tutulamayan" kültürünün de canlandırılmasının önemine dikkat çekiyor... Sempozyum katılımcıları, "Yanık Ülke'nin volkanizması" diyorlar, Kapadokya'daki peribacaları benzeri oluşumlar içerdiği için "Kuladokya" diyorlar, "Aman halıcılık da var" diyorlar, "Ekolojik-turizm", "Yarenlik", "efeler", "sözlü tarih"ten dem vuruyorlar, bir uzman "bir turizm master planı var mı peki?" diye soruyor, "yok" deniyor, gençler bütün bunları dikkatle dinliyor...

“Çukurçeşme” ya da “Eski Çeşme”, ama artık gülümsüyor...

Sempozyuma katılanlar Başkan Selim Aşkın rehberliğinde Kula’nın tarihi dokusunu yerinde incelediler. Restorasyon projelerini halkın da incelemesine açık tutan Başkan Aşkın, tarihi Arasta’dan geçerken, esnafa teker teker selam verip “hayırlı işler” dilemeyi de ihmal etmiyordu. Kula Belediyesi’nin ÇEKÜL Ege Bölgesi Koordinatörlüğü desteğiyle onardığı, çevre düzenlemesi de tamamlanmak üzere olan “Çukurçeşme”de bir süre duraklandı. Kafiledeki mimarlar, restoratörler ve uzun yıllar UNESCO’nun Roma’daki restorasyon teorileri ve uygulamaları konusunda çalışan kuruluşu ICCROM’u yönetmiş, Sempozyum’un onur konuğu Prof. Dr. Cevat Erder, projenin müellifi Y. Mimar Bülent Turan’ı soru yağmuruna tuttular...

Image
Image

Başkan Selim Aşkın ve Y. Mim. Bülent Turan Çukurçeşme önünde


Türk Evi’nde Kula Fotoğrafları Sergisi

Kenan Evren Etnografya Müzesi’nin tam karşısında bulunan ve geleneksel “Türk Evi” olarak korunan yapıda düzenlenen “Kula Fotoğrafları Sergisi”nin açılışı da aynı gün yapıldı. Serginin bir özelliği de, yalnızca 20. yüzyıl başından, günümüze kadar Kula’da yerleşmiş ve/veya gelip geçenlerin objektiflerinden saptanan “Kula” görüntülerinden oluşan içeriği kadar, siyah/beyaz fotoğraf tekniğinden dijital fotoğrafa kadar fotoğraf teknolojilerinden de örnekler sunmasıydı...
Turk Evi

Türk Evi'ndeki serginin açılış töreninden...

K.Evren Etnografya Muzesi

"Kenan Evren Etnografya Müzesi"

“7 Kitap Kitaplığı” ve bir “gönüllü kütüphaneci”

Bu Sempozyum vesilesiyle, Kula Belediyesi’nin tahsis ettiği, Av. Nadir Yağlı’nın sorumluluğu üstlendiği, geçici “Çevre ve Kültür Evi”ndeki toplantı ve gösteri salonu ile yine aynı yerde başlatılan “7 Kitap Kitaplığı”nın ve ÇEKÜL Ege Projeleri Sergisi’nin de açılışı yapıldı. Vakfın Kula Temsilcisi olan Av. Nadir Yağlı, Çevre ve Kültür Evi’ne bitişik olan yazıhanesinin girişine astığı küçük tabelada da belirttiği gibi, aynı zamanda “bir gönüllü kütüphaneci”. Yıllardır Kula’lılara ücretsiz kitap dağıtıyor, kitapları verirken hiçbir belge imzalatmıyor. “Buna rağmen kitaplar her zaman geri geliyor” diyen Yağlı, bir taraftan da bilgisayar ve internet kullanımında ustalaşmaya çalışıyor. Internet iletişimini çok önemsiyor, çünkü ÇEKÜL ile, Vakfın çalışmalarını internet üzerinden izleyen oğlu aracılığıyla tanışmış...

Ucretsiz kitap okutulur

Nadir Yağlı'nın kütüphane/yazıhanesindeki duyurular!


İleride tarihi bir KULA Evi'nin (Beyler Konağı'nın) restore edilerek KULA ÇEVRE VE KÜLTÜR EVİ olması sağlanana dek, şimdilik bu mekanda oluşacak kitaplık ve film gösterim ortamına katkıda bulunmak için KULA ÇEVRE ve KÜLTÜR EVİ'ne afiş, kitap, dergi, VCD, belgesel ve belgesel film katkıları bekleniyor. Görsel-işitsel malzeme önemli çünkü, Başkanı Selim Aşkın bu salona video ve VCD'lerle halka ve gençlere yönelik belgesel film gösterimleri yapılabilmesi için 107 ekran harika bir televizyon armağan etmiş...
Image
Image
Image

Prof. Dr. Cevat Erder, Çevre ve Kültür Evi Onur Defteri'nin ilk sayfasını yazıyor...

Image

(Ve ne yazdığı...)


Image

Soldan sağa: Kula Çekül Temsilcisi Nadir Yağlı, Başkan Selim Aşkın, Prof.Dr. Cevat Erder, Bülent Turan, Avniye Tansuğ, Mehmet Ata Tansuğ, ÇEKÜL Vakfı

Katkılar için adres:
KULA ÇEVRE ve KÜLTÜR EVİ: 100 ncü Yıl İş Merkezi kat:1/107 KULA
Telefon: 0236 - 816 12 41 / 0542 715 29 94
ÇEKÜL EGE Bölge Koordinatörlüğü: Atatürk caddesi, no:386/502 Alsancak İzmir 35220 Telefon: 0232 - 422 57 33 / 0532 311 99 05 mailto:cekulege@efes.net.tr

Dünya Gazetesi Çevre ve Kültür Sayfası'nda -25 Ekim 2002 Cuma- yayınlanan haberlerimiz:


KARUN HAZİNELERİ VE UŞAK ...



Kula'dan Antalya I. Resim Festivali'ne yetişilecek... 1965-68 arasında Güre yakınlarındaki Toptepe, İkiztepe ve Aktepe tümülüslerini gizlice kazan eski eser kaçakçılarının 1970 yılında ABD'deki Metropolitan Sanat Müzesi'ne sattıkları ve 1993 yılında Türkiye'ye geri gönderilen ve M.Ö. VI. yüzyıl Lidya sanatının en güzel örnekleri olan "Karun Hazineleri"ni görmek için yola Uşak üzerinden devam ediyoruz. Geç vakit varılan Uşak'ta uzun süren bir restorasyonla 20 odalı bir otele (Dülgeroğlu ) dönüştürülen Taşhan'da (Paşa Hanı) konaklamak ilginç oluyor...

"Taşhan"dan Dülgeroğlu'na...
1898 yapımı "Taşhan", Fransız mimarlar tarafından yapılmış. Kentte "çatısı Marsilya kiremiti ile kaplı ilk yapı olma" özelliğini taşıyan han, konaklama ve ticaret amaçlı kullanılmış. 90'lı yıllarda Dülgeroğlu ailesine geçen yapı, restore edilerek otele dönüştürülmüş ve bir "prestij kurumu" olarak işletiliyor. Taşhan ilk yapıldığında 3 yıl çalışılıp, 3 bin altın harcanmış. Restorasyonda da Yapının ticaret yeri olma özelliği de kısmen yaşatılıyor. İç avluya cephesi olan iki dükkanda Dülgeroğlu ailesinin üretimi battaniyeler ve Eşme kilimleri satılıyor...

Image

Image

Image
Eski Paşa Hanı - şimdiki Dülgeroğlu Oteli...

Eski ile yeninin bilek güreşi...

Uşak'ın tarihi sokaklarında dolaşıldığında eski ile yeninin gözle görünür biçimde "güreştiği", sıkça yenilenin ise birincisi olduğu gözlemleniyor...

Uşak'ta yer yer bozulmuş, bazı sokaklarda da korunmuş tarihi doku:

Image

Image

Image

Evliya Çelebi'nin yazdığına göre 1570'te yaptırılmış, burmalı minaresinden dolayı Burma Camii diye anılan cami, meydanda belirleyici öge olma özelliğini koruyor:
Image
Image

Karun Hazineleri...

"Elden geldiğince" güzel sergilenmesine çalışılan "Hazine" Uşak Müzesi'nde... Müzenin içinde yine de ciddi bir iyileştirme gerekiyor. Müzenin dışındaki mermer ve taş eserler ise daha ziyade müzeye komşu Uşaklı'ların sefkatli gözetimi ile bekçilere bırakılmış gibi...

Image

Image

Image

Image

Image

Uşak, hızlı bir göz atış ile, sonuç olarak kültürel korumada -ya da koruyamamada- tam sınırda durmuş gibi... Kentin dışarıya doğru büyüyüşü ise çıplak gözle algılanıyor...

Web'de Uşak ile ilgili siteler

Uşak Belediyesi Web Sitesi. http://www.usakbelediyesi.com/
Uşak Bilgimatik: http://www.usak-bilgimatik.com/
Haluk Özözlü'nün "Sihirli Tur" sitesinde müzedeki diğer parçalar:
http://www.sihirlitur.com/gezi/usak/images/06.jpg

(Haftaya: I. Antalya Resim Festivali ve Antalya ile ilgili haberler...)

Salı, Ekim 22, 2002

70 yıllık İtfaiye’den “İzmir Kent Müzesi ve Arşivi”ne...






İzmir'e 70 yıldır hizmet veren Çankaya'daki tarihi “İtfaiye” binası işlev değiştirerek, “Kent Müzesi ve Arşivi”ne dönüşüyor...İtfaiye ise Yenişehir'de yaptırılan yeni merkezine taşınacak. Tarihi bina, Kent Müzesi olarak hizmet verebilmesi için restore ettiriliyor... 1930-32 yılları arasında inşa edilen ve birinci derece tarihi eser olarak 1988 yılında tescillenen, itfaiye hizmet merkezi olarak tasarımlanmış bina, erken cumhuriyet dönemi mimarisinin özelliklerini taşıyor ve yine o yıllarda inşa edilen ender betonarme yapılar arasında yer alıyor. 1932’den 2001 yılı sonuna kadar aralıksız itfaiye merkezi olarak hizmet veren bina şimdi İzmirli’lere yeni işleviyle başka bir hizmet vermeye hazırlanıyor: “Kentsel hafıza kaybını önleme merkezi” ya da “İKEMA"= İzmir Kent Müzesi ve Arşivi”...

Müzenin amaçlarının başında toplumsal bilincin gelişmesi, estetik kaygının yerleşmesine katkı koymak geliyor. Ayrıca bu Müze, İzmirliler'i klasik müze ve kütüphanenin tekdüzeliğinden kurtaracak. Müzeyi ziyaret edenler, geçmişi eğlenerek araştırma ve öğrenme imkanı bulacaklar. Çünkü İzmir kent müzesi, insanların tüm duyularına hitap edecek şekilde tasarlanıyor ve günümüz teknolojisinin tüm olanaklarından yararlanılarak, sunulan içeriğin sürekli değişmesi planlanıyor...


Kent Müzesi ve Arşivi’nin anlamı...

Çarpık kentleşme, tarihsel ve kimlikli dokunun korunamaması ve göçlerle gelen yeni kentlilerin kentle bütünleşmelerindeki yetersizlikler, canlı, devingen ve sürekli değişen yerleşim birimleri olan kentlerde çeşitli sorunlar yaratıyor. İzmir, bu sorunlardan en önemlisinin “kent sakinlerinin kentle ilişkisindeki kopukluk” olduğundan hareket etmiş. Kuşakların ürettiği kültürel birikimi, kendinden sonrakine aktaramadığını, bunun da kentsel “hafıza kaybı”na yol açtığını görerek, İzmir’de yaşayanların kente “aidiyet bağı”nı güçlendirmek için etkin bir araç olarak “Kent Müzesi ve Arşivi” kurulmasına karar verilmiş. Kent müze ve arşivleri yerel ölçekte ilk kez 19. yüzyılda, kültürel, ulusal kimlik ve hemşehrilik ruhu yaratmaya gereksinim duyan ABD’de görülmekle birlikte, ulusal ölçekli kurumlar olarak Avrupa’da eskiden beri bulunuyordu. Son 30 yılda, iktidarın yerelleşmesi sürecinde kent müzeleri ve arşivleri de tıpkı, temizlik, aydınlatma, yol yapımı gibi bir kentsel hizmet kurumu olarak algılanmaya başladılar. Ülkemizde de bu kavram ilk kez Tarihi Kentler Birliği’nin geçen ay çıkardığı “Yönerge” ile kurumsallaştırılmaya başlandı. Aynı tarihte Dr. Sabri Yetkin ve Dr. Fikret Yılmaz da İzmir projesinin sunumunu yapmışlardı...(Bkz. TKB web-kütüğü Kent Müzeleri sayfası).

Arşiv: Kentin Hafızası ve bir potansiyel geçim kaynağı...

Dr. Sabri Yetkin ve Dr. Fikret Yılmaz tarafından yazılan “İtfaiyeden Kent Müzesi Ve Arşivi”ne başlığını taşıyan proje tanıtım kitabında İtfaiye binası ile yapılacak müzenin “bilimsel künyesi” çıkarılmış. Yetkin ve Yılmaz, kurulacak arşivin yalnızca “kentin hafızası” olmakla kalmayıp, “tarih, sanat tarihi, mimar, etnografya, arkeoloji v.b. sosyal bilimler bağlamında uluslararası entellektüel ilginin de adresi olabileceğini” vurguluyorlar. Bu, bilgi endüstrisi toplumuna geçmeye çalışan Avrupa için de çok anlamlı bir potansiyel kaynak demek oluyor. Bilgi endüstrisinin “ürünü”, yani “içerik” artık İzmir’de! Şimdiden bazı belgelerin dijital ortama aktarılması için başlanan çalışmalar da son derece umut verici...

(Bkz. Taranarak, dijital ortama aktarılan ve bu esnada “temizlenen” belgeler:)










İzmir Kent Arşivi’nde neler olacak?

Tarama, mikrofilm, fotokopi vb. kopyalama yöntemleriyle derlenen:
  • Ankara Milli Kütüphane'de bulunan İzmir ve hinterlandına ait kadı defterleri,
  • Başbakanlık Osmanlı Arşivi'ndeki fonlarda bulunan, İzmir ve hinterlandına ait “Ecnebi Defterleri” gibi belgeler,
  • İzmir Milli Kütüphane’de yer alan gerek eski yazılı, gerekse yeni yazılı yerel gazete koleksiyonları,
  • Canlı tanıkların “sözlü tarih” belgeleri,
  • İzmir'deki kamu daireleri, üniversiteler, okullar, meslek odaları, sivil toplum örgütleri ve spor kulüplerindeki arşivlik malzeme,
  • Fransız Anadolu Araştırmaları Enstitüsü tarafından 1821 - 1922 yılları arasında İzmir'de yayınlanan Fransızca Basın'ın mikrofilmlerinin birer kopyası...
  • Marsilya Ticaret Odası, Venedik Devlet Arşivi, İngiltere ve diğer Avrupa ülkelerindeki arşivlerden İzmir’e ilişkin belge ve kayıtların mikrofilmleri... ve gazeteci/tarihçi Dr. Orhan Koloğlu’nun bağışladığı, yaklaşık 10.000 ciltlik kütüphane örneğinde olduğu gibi, hemşehrilerin ve sivil toplumun yapacağı katkılar...
    Bunlara paralel olarak bir “İzmir Kent Tarihi Kitabı”, Sözlü Tarih Çalışmaları, İzmir Belgeselleri, Aile Tarihleri, Kent Maketleri de gerçekleştirilmesi planlanan projelerden bazıları...

    İzmir Liseleri Kent Tarihi Konferansları: “İzmirliseli”

    İzmir Büyük Şehir Belediyesi ve İl Milli Eğitim Müdürlüğü arasında imzalanan protokolun ardından uygulamaya geçirilen, bu projeyle temel başlıkta örtüşen, yerel tarih bilincini yaygınlaştırmayı hedefleyen ve “İzmirliseli” diye anılan “İzmir Liseleri Kent Tarihi Konferansları” yoluyla gençler şimdiden kentleri ile ilgili “eğitim” almaya başlamışlar... Bu çalışma bu yıl 20 lisenin 9. sınıflarında devam edecek... Sayısı 30’u bulan “Kent Kitaplığı” serisi ve periyodik “Kent Kültürü Dergisi” de bu bağlamda yine önemli bir altyapı oluşturuyor....

    Altyapı da buna göre tasarımlanıyor...
    3592 m2 arazi üzerine 1024 m2 inşaat alanlı ve üç kattan oluşan itfaiye binasında yapılacak restorasyon çalışmalarından sonra zemin katın doğu cephesinde giriş holü ve danışma - santral odası, müzik odası, drama odası ve kulisi, tuvaletler ve idari oda bulunacak.
    İtfaiye araçlarının bulunduğu 434 m2 ve yüksek tavanlı orta bölüm sergi salonu ve depo olarak düzenlenecek.
    İkinci kat sergi salonu olarak restore edilecek. Burada, İzmir'in tarihini yansıtacak her türlü obje sergilenecek. Ayrıca çalışma odaları, bir toplantı odası ve kitap odası da yer alacak.

    Üçüncü katta ise iki büyük kitap odası, 350 metrekarelik bir çalışma odası, iki yönetici, sekreter ve bekleme odası, bilgi işlem mikrofilm ve digital kayıt odaları bulunacak. İzmir ile ilgili her türlü bilgi, belge ve fotoğraf mikrofilmler ve bilgisayar CD'lerine kaydedilerek saklanacak....





  • WEB'DE URLA

    Web'de URLA





    URLA ile ilgili bazı ilginç siteler:



    Urla Kent Senatosu: http://www.urlakentsenatosu.8m.com


    Bir Harita Mühendisi olan Hakan Orhan tarafından hazırlanan Kent Senatosu'nun web sitesinde, Senato'nun İç Tüzüğü, (Yunan edebiyatçı Yorgo Seferis'in yaşadığı ev de dahil olmak üzere) Urla Görüntüleri, Kent Senatosu Yayınları, Urla hakkında ayrıntılı ve görüntülü bilgi yer alıyor. Senato 23 Nisan 1997 yılında kurulmuş.

    Senato'nun tarihçesinde kuruluş gerekçesi olarak "21. yüzyıla girerken, yerel yönetimlerin daha fazla demokratikleşmesi ve halkın kendi seçtiği temsilcilerin halka rağmen yürütmekte olduğu düzenin değişmesi gereğinin, yani yerel yönetimlerin yeniden yeniden yapılanması gereğinin bir göstergesidir." deniyor...




    Urla Belediyesi: http://www.urla-bld.gov.tr




    Belediyenin web sitesi, etkin "e-belediye"ler için güzel bir örnek oluşturuyor. Urlalılar, belediye web sitesine girerek, Su, Emlak Vergisi ve Çevre Temizlik Verigisi borçlarını öğrenebiliyorlar. Başkan Karaosmanoğlu, ana sayfasında Urla girişindeki meşhur kuğu heykeli bulunan siteye gelenlere şöyle sesleniyor: "Toplumları ve insanları hiçbir ayırım gözetmeksizin birleştiren, dünya insanlarının kaynaşmalarını sağlayan tüm dünyaya yayılmış bu dev bilgisayar ağında Urla Belediyesi olarak Urla adına birşeyler yapmamız gerektiğini düşündük. Bu sebeple Urla hakkında bilmek isteyeceğiniz her şeyi bulabileceğiniz bir site hazırlamaya çalıştık. Bu sitede Urla'nın tarihinden coğrafyasına, doğal güzelliklerinden denizine, martısından balığına, katmerine kadar her şeyi bulabilirsiniz. Sadece bu kadar da değil! Eğer güzel Urla'mızı ziyaret etmeye karar verirseniz biz bütün misafirperverliğimiz ile İzmir'in bu cennet beldesinde sizleri bekliyoruz." Urla'lı Tanju Okan için Urla'ya diktirilen heykele de "Haberler" sayfasında özel bir yer ayrılmış. Belediye'nin sitesinde "Bir Sevdadır Urla" diye bir bölüm de var ki, bu (imzasız) metni okuyup da, Urla'ya gitmemeyi imkansız kılıyor.



    Klazomenai Kazısı Web Sitesi: http://klazomenai.tripod.com/



    Urla / Klazomenai kazısı üyeleri tarafından hazırlanan site; "Ana Sayfa, Konum, İon kentinin kuruluşu, Geometrik dönem kenti, Erken arkaik dönem kenti, Geç arkaik dönem kenti, M.ö. beşinci yüzyıl kenti, M.ö. dördüncü yüzyıl kentleri, Hellenistik ve Roma dönemi kenti, Seramik işlikleri, M.ö. altıncı yüzyıl zeytinyağı işlikleri, M.ö. altıncı yüzyıl demirci işliği, Nekropolis alanları, Yayınlar, Resimler listesi, Sponsorlarımız, Haberler, " bölümlerinden oluşuyor. Resimler listesinin içinde kaçak kazılarda tahribedilmiş parçaları görmek de mümkün... Başka bir ülkeye ait olsa bu siteye kesinlikle ücret karşılığı girilir. Türkçe ve Almanca hazırlanmış ve adeta bir açık Arkeoloji okulu gibi olan böyle bir sitenin ücretsiz Tripod üzerinden yayınlanmakta oluşu, inanılır gibi değil. Bu siteye sponsor olmak isteyenler Prof.Dr. Güven Bakır (gbakir@superonline.com) 'a başvurabiliyor...



    Şiir Gen.tr Sitesi'nde Necati Cumalı'nın URLA şiiri: http://www.siir.gen.tr/siir/necati_cumali/urla.htm



    URLA





    Diyelim bir masa var önümde

    Elimde bardak

    Oturmuş içiyorum

    Bardak mı Urla mı tuttuğum?



    Bardağı masaya

    Tak!

    Vurdum mu vurdum

    Masaya dönüyorum

    Urla, uzak, uzak, uzak



    Diyelim oturmuş yazıyorum

    Birden duruyor kalem

    Bir görüntü ak kâğıtlarda

    Ev ev sokak sokak

    Yine Urla oluyor konum



    Bir ağız mızıkam var

    Üflüyorum

    Re mi fa sol la

    Bir es mi giriyor araya

    -Ya Urla?



    Bardak değil o baylar

    Tak!

    Masaya vurduğum

    Hak arıyorum

    Düpedüz hak!

    Bütün mahpus kasabalar

    Küçük ölü kentler

    Soyulan tarla tarla

    Onlardan biridir Urla!



    Yavaş yavaş sarhoş oluyorum...



    Ege Mitolojisi / Urla: Elma.net sitesinde Hasan Barışcan'ın yazısı: http://www.elma.net.tr/gunler/ege/yerurla.html






    Çiçek Dünyası sitesi: http://www.cicekdunyasi.com.tr/



    URLA, Bademler Köyü'ndeki "üreticiden tüketiciye taze çiçek" sloganı ile İstanbul ve İzmir'e e-ticaret yapan "Çiçek Dünyası" çiçek şirketinin sitesi de çok iç açıcı ve bilgilendirici...












    [edit]
    [10/10/2002 11:55:58 PM | CEKUL Foundation]


    URLA'DAN URLA YARIMADASI'NA DOĞRU İLK ADIM...



    Urla, Alaçatı, Çeşme Yarımadası Havza Ölçeğinde Koruma Projesi'nde, Urla ilk adımı atıyor...


    Image

    Liman



    Havza boyutunda koruma ve kalkınma



    Türkiye'de doğal ve kültürel varlıkların korunması için son yıllarda ÇEKÜL Vakfı, gerçekçi bir yaklaşım yarattı: "Ülke - Bölge - Havza boyutunda koruma"... Uygarlığın ilk çağlardan bu yana su kenarlarında yeşermeye başladığı gözönünde tutulursa, denize inen önemli akarsular ve onların çevresindeki yerleşim alanlarının, havzaların, tarihin her döneminde niçin cazibe merkezi olduğunu anlamak kolaylaşıyor. Önemli akarsulardan Yeşilırmak'a sınırı bulunan iller, ÇEKÜL Vakfı ve Tarihi Kentler Birliği'nin destekleriyle "Yeşilırmak Yeşildi, Yeşil Kalacak" başlıklı bir kampanya başlatmışlar, bunlardan Tokat, bu Kampanya'yı geçtiğimiz aylarda İstanbul'a da taşımıştı.

    Toprağın altındaki ve üstündekilerle önemli bir birim ve ölçek oluşturan "havza"lar, aynı zamanda ekonomik kalkınma için de ortak davranmayı gerektiren bir olgu. Örneğin "organik tarım" aynı havzada bulunan tüm illeri ilgilendiriyor. Birinin toprakları kirli ve organik tarıma elverişli değilse, bu diğerini de etkiliyor.



    Ege bölgesi havzaları



    ÇEKÜL, Ege Bölgesinde de çalışmalarını 5 havzada örgütlüyor:

    ÇEKÜL temsilcilerinin çabaları ve kamu-yerel-sivil birlikteliğiyle yürütülen Ege bölgesi çalışmaları coğrafi olarak 5 havza boyutunda şekilleniyor:

  • Bakırçay Havzası

  • Gediz Havzası

  • Yarımada

  • Küçük Menderes Havzası

  • Büyük Menderes Havzası




    Kamu-yerel-sivil-özel birlikteliği



    Eylül'ün son haftası içinde ÇEKÜL Başkanı Prof. Dr. Metin SÖZEN, Başkan Yardımcısı Mimar Mithat KIRAYOĞLU, ÇEKÜL İzmir Temsilcisi Mimar Fügen SELVİTOPU, Ege Bölge Koordinatörü Yüksek Mimar, Kent Tasarımcısı Bülent TURAN, Urla ÇEKÜL temsilcisi Yüksek Mimar Sedef TUNÇAĞ ve bölgedeki konuyla ilgili tüm üyelerle bir araya gelerek, hem yerinde incelemeler yaptılar, hem de kamu-yerel-sivil işbirliğinin güzel bir örneğini vererek ortak koruma stratejileri oluşturdular. Böylece Urla için tasarlanan koruma boyutundaki çalışmaların kısa sürede yaşama geçirilmesi için ilk adımı attılar. Sonuçları, başta Urla Belediye Başkanı M. Selçuk KARAOSMANOĞLU'na ve Yüksek Teknoloji Enstitüsü yetkililerine aktarma kararı aldılar.



    Urla'da neler yapılacak?



    Urla'da yapılan saptama ve değerlendirmeler, Ege bölgesi koruma politikalarında yarımadaya doğru atılan ilk adımın işareti oldu. Urla ÇEKÜL temsilcisi Yüksek Mimar Sedef TUNÇAĞ'ın, Urla kent merkezindeki geleneksel kent dokusunun sağlıklaştırılarak, sokak cephelerinin iyileştirilmesi ve bina kullanımlarının günümüze uyarlanarak değerlendirilmesi, geleneksel yarımada mimarisiyle, çağdaş mimarinin uyumunun aranıp, doğru bir çözüme ulaşılması yolundaki çalışmaları, yarımadaya doğru atılan bu ilk adımın referans noktası oldu. Urla kent dokusunda sokak sokak, bina bina gezerek yapılan tespit ve değerlendirmelerden sonra yerel yönetim, merkezi yönetimin temsilcileri, üniversite, sivil insiyatif ve özel teşebbüsün de birlikteliğiyle yaşama geçirilmesi hedeflenen çalışmaların ana eksenleri biçimlendirildi.



    Urla'da geleneksel kent dokusunun korunarak yaşatılması, eski güzel Urla kimliğinin pekiştirilerek sürdürülebilmesi, Urla halkının gündelik kent yaşamıyla geçmişin izlerinin birleştirilerek tarihi ve doğal çevrenin korunmasında bugüne kadar askıda kalmış sorunların giderilmesi amacıyla şu başlıkların üzerinde konuşuldu:



  • Urla kent meydanında yer alan ve Urla kent belleğinin önemli bir köşe taşı olan Eski Belediye binasının bugünkü durumdan kurtarılarak, kent meydanıyla mekansal olarak bütünleştirilip URLA KENT TARİHİ MÜZESİ ve ARŞİVİ olarak restorasyonun yapılması,

  • Urla kent merkezinde yer alan özel mülkiyet elindeki tarihi konağın müzik okulu ve sanat merkezi amaçlı olarak restore edilip kent yaşamına katılması,

    Image

    Müzik okulu olarak restore edilecek bina



  • Tarihi konağın hemen karşısında yer alan ve sanat galerisi olarak kullanılan eski mağazada göze çarpan ayrıntıları inceliklerle zenginleştirilmiş restorasyon çalışmasının daha ötelere taşınarak, aynı sırada bulunan kapalı sinema salonunun kamu eliyle alınarak kamusal amaçlı bir toplantı salonu ve günümüz kullanımlarına uygun bir cep sineması haline getirilmesi için kamu-yerel-sivil-özel odaklı olarak gereken girişimlerin başlatılması,

  • Urla Tarihi Çarşı içindeki dükkanlara ait yıpranmış cephelerin pratik detaylarla ve küçük müdahalelerle sağlıklaştırılarak, özgün ve kullanışlı bir çözümle ortaya çıkarılması.




  • Image



    Image

    Bir Urlalı olan Necati Cumalı'nın Evi...



    Urla toplantısında, bu çalışmaların belli bir süre gerektiren koruma planı, sağlıklaştırma projesi gibi büyük ölçekli ve içinden çıkılması uzun zaman alabilecek boyuta getirilmeden önce, küçük, fakat sonuç doğurucu pratik çalışmalarla sürdürülmesi, Urla'nın kent kimliğini yeniden kazanmasını hızlandırıcı çalışmaların bir an önce başlatılmasının da yararlı olacağında birleşildi.



    İlgili herkes devrede (mi?)



    Bu toplantıdan çıkan önemli sonuçlardan biri de, koruma politikalarında edinilmiş olan deneyimlerin diğer bölgelere aktarılmasının, ülkenin çeşitliliğe dayanan zenginliğini daha belirgin kıldığının görülmesiydi. İlgili üniversitelerin, sanatçıların, zanaatkarların her alanda ve her aşamada "devrede olması", uygulamaya dönük çok yönlü eğitimin ülke gerçeklerine yaslanmasının önemini bir kez daha ortaya koydu. Bu olgu bir bakıma tüm kurum - kuruluş - kişilerin hep birlikte kendilerini gözden geçirmesine, gözükmeyen güçlerini ölçmelerine de ortam hazırlıyor. Doğal ve kültürel değerler açısından bölgeler arası dengesizlikten uzak bu tür yaklaşımlar, yönetimlerin sorunları çözmede ellerindeki olanağı nasıl kullanmaları gerektiğini de ortaya koyuyor. Hiç kuskusuz bu tür girişimler, özveri istiyor, birikim istiyor, yerel - ulusal - evrensel boyutlarda geliştirilmiş kavramlarla, karşılaşılan gerçekleri birlikte değerlendirmeyi, birlikte geleneğe dönüştürmeyi kaçınılmaz kılıyor.



    Yalnız Ege mi?



    Yalnız Ege değil elbette. Ege bölgesi, Çeşme yarımadası gibi arkasında derinlikli bir uygarlığın sorumluluğunu taşıyan Anadolu'daki tüm coğrafyalar, bu sorumluluğa uygun bir gündemin sahibi olmak durumundalar. Anadoludaki binlerce yıllık birikimi, tüm coğrafyalar "varlık nedeni" olarak görmeli. Burada bütün mesele doğru hedefler belirlemekte. Doğru hedeflere de ancak bilinçli - bilgili - birikimli - özverili kişiler - kurumlar - kuruluşlarla ulaşılabiliyor. Bu yolda ÇEKÜL ve Tarihi Kentler örneğinde olduğu gibi, "öne çıkma duygularından arınmış kadrolar"ın almış olduğu yol, bunun bir özlem olmadığını gösterecek boyutlara ulaşmak üzere. Bilgiyi bilince ve uygulamaya dönüştüren örgütlenmelerin sonuçlarının uluslararası ortamlarda da uç vermeye başlaması, kültürel kimlik arayışlarında ülkemizin köklü birikiminin, tüm görünür yanlışlarımıza rağmen henüz tükenmediğinin işareti. Böyle bir ortamda bir araya gelen inançlı kesimler, kısa sürede alınan yolun, azımsanmayacak ölçülere ulaştığını kanıtlamaya çalışmaktadırlar. Urla örneği bunun küçük bir parçası sadece.



    "KATILIM": En çok ihtiyacımız olan...



    Doğal - kültürel korumada işbirliği ve bütünlüğe gidişte, çağdaş yöntemlerle ve değişik ölçeklerde tasarımlarla, o hep sözünü ettiğimiz; gerçek katılımı sağlamak çok önemli. Bunun gerçekleşmesi için kamu - özel - yerel - sivil birlikteliğine bağlı. Ancak o zaman, gerçek katılım, gerçek demokratikleşme, sağlıklı hukuk devleti kimliğimiz, doğanın ve kültürün sağladığı kalıcı değerlerle gelişip süreklilik kazanacak... Korumaya - geliştirmeye - yaşatmaya çalıştığımız doğamız, kültürel varlıklarımız, yaşama sevincimizin yeşerdiği kentlerimiz, artık bilincimizin ölçüldüğü alanlar oldular. Bizim bu alanlara yaklaşımımız, nasıl bir "hemşehri", nasıl bir "yurttaş", nasıl bir "dünyalı" olduğumuzun da göstergesi... Bu nedenle 21.yüzyıl, hepimize ortak sorumluluklar yüklüyor, birlikteliğe dayalı yeni güç odaklarıyla, gecikmeden somut uygulamalara yönelmemizin kaçınılmazlığını vurguluyor.



    Bülent Turan, Y. Mimar, Kent Tasarımcısı

    ÇEKÜL Vakfı Ege Bölge Koordinatörü








    Pazartesi, Ekim 07, 2002

    JOHANNESBURG
    SÜRDÜRÜLEBİLİR KALKINMA DÜNYA ZİRVESİ



    Kayhan KAVAS
    İçişleri Bakanlığı, Mahalli İdareler Genel Müdürü


    Çevre sorunları, yirminci yüzyılın son çeyreğinde dünya gündeminde yoğun bir biçimde yer almaya başladı. Doğal kaynakların hızla yok olmaya başlaması, her türlü kirliliğin artması dünyamız için yakın gelecekte çok ciddi bir tehdidin açık işaretleri olarak algılandı. 1992 yılında Rio’da Birleşmiş Milletler tarafından düzenlenen “Çevre ve Kalkınma” konferansında bu konular ile ilgili geniş ve yüksek katılımlı müzakereler sonucunda alınan kararlar, daha sonraki yıllarda tüm dünyada her düzeydeki politikalar üzerinde derin ve önemli etkilerini gösterdi.

    Aradan geçen on yıl içerisinde anılan konferans kararları, kararların uygulanma biçimleri ve sonuçları bir çok platformda yoğun biçimlerde tartışıldı, değerlendirmelere tabi tutuldu. Ortak kanı bu konulardaki çabaların daha ileriye taşınması gerektiği biçimindeydi.

    İşte, Ağustos ayının sonlarında Johannesburg’da yapılan “Sürdürülebilir Kalkınma Dünya Zirvesi” 1992 yılında Rio’da yapılan toplantının bir anlamda devamı niteliğindeydi. Hatta birçok konuşmada ve yazışmada Johannesburg toplantısı, “Rio +10” olarak da adlandırılmıştır.

    Bu toplantı ülkemizi resmi heyet üyeleri ve sivil toplum kuruluş temsilcileri olmak üzere 80 kadar kişi temsil etmiştir. Resmi heyetimizin başkanlığını Cumhurbaşkanı Sayın Ahmet Necdet Sezer yapmışlardır.

    Toplantılara tüm dünyadan yaklaşık 40.000 kişi katılmıştır. 100 adet devlet veya hükumet başkanı zirve boyunca konuşma yapmışlar, düşüncelerini dile getirmişlerdir.

    Zirve ile ilgili toplantıların merkezi Johannesburg’daki beş katlı kongre merkezi olmuştur. Çok sayıda salonun olduğu bu merkezin en alt katında geniş bir basın merkezi de hizmet vermiştir. Bunun yanında değişik merkezlerde de zirve boyunca farklı başlıklar altında toplantılar düzenlenmiştir. Yerel Yönetimler, Su, Sivil Toplum toplantı başlıklarından bazılarıdır. Bu kadar çok kişinin katıldığı zirve için geniş güvenlik önlemleri alınmış, konaklama merkezleri, toplantı merkezleri, diğer etkinliklerin düzenlendikleri yerler arasında sürekli ve ücretsiz transfer imkanları sağlanmıştır.

    Türkiye bu çok önemli toplantılara etkin biçimde katılmıştır. Sayın Cumhurbaşkanı zirvede bir konuşma yapmış, ayrıca Bulgaristan ile birlikte düzenlediğimiz ortak etkinlikte de düşüncelerini dile getirmişlerdir.

    Rio konferansının en önemli iki sonucu olan “Sürdürülebilir Kalkınma” ve sürdürülebilir kalkınmayı sağlamada en önemli araç olan “Yerel Gündem 21” Johannesburg’daki tüm toplantılarda da iltifatlara mazhar olan kavramlar olarak öne çıktılar. Bilindiği gibi, Türkiye dünyada “Yerel Gündem 21” uygulamalarının en iyi örneğinin olduğu ülkelerden biri olarak deneyimlerini diğer ülkelere aktardı. Bulgaristan ile birlikte düzenlediğimiz ortak etkinlikte Sayın Cumhurbaşkanımız ülkemizin bu alandaki başarılarından övgü ile söz ettiler.

    Sürdürülebilir Kalkınma Dünya Zirvesi 24 ve 25 Ağustos’da gerçekleştirilen ve “Taslak Uygulama Planı” üzerinde yoğunlaşan gayri resmi toplantılarla başlamıştır. Bu iki gün boyunca hem zirvenin işleyişi, müzakerelerin yöntemleri üzerinde görüşülmüş, hem de “Taslak Uygulama Planı” üzerinde değerlendirmeler yapılmıştır.

    Resmi açılış 26 Ağustos 2002 pazartesi günü yapılmıştır. Açılış töreninde Birleşmiş Milletlerin ve bağlı kuruluşlarının temsilcilerinin açılış konuşmalarından sonra gündem kabul edilmiş ve zirvenin işleyişine yönelik esaslar görüşülmüştür.

    Daha sonra Uygulama Planı hakkında alınacak kararları kolaylaştırmak amacı ile “Viyana Oturumu” olarak adlandırılan toplantılara geçilmiştir.

    Bu toplantılarda hazırlanacak metinde yer alması planlanan ana konularda uzlaşmaya varılabilmesi için alt gruplar oluşturulmuştur.

    Bu guruplar:

    - Enerji

    - Finans ve ticaret

    - Yönetisim

    - Küresellesme

    - Rio Prensipleri’dir.

    Öte yandan, bir başka etkinlik de “Ortaklık Genel Oturumları” şeklinde gerçekleştirilmiştir. Bu oturumlarda aşağıda belirtilen tematik konu başlıkları tartışmaya açılmıştır.

    - Sağlık

    - Biyolojik çetitlilik ve eko sistemler

    - Tarım

    - Finans ve ticaret

    - Teknoloji transferleri

    - Üretim ve tüketim kalıpları

    - Su ve sanitasyon

    - Enerji

    - Bölgesel Uygulamalar

    Bu toplantılarda yukarıda belirtilen konularda temel ilgi gruplarını da içine alan interaktif tartışmalar ve ülke sunuşları gerçekleştirilmiştir.

    Türk heyeti yukarıda belirtilen iki büyük toplantı yanında; AB ADAY Ülkeler Grubu Toplantılarına da katılmış ve bunlarla birlikte gerçekleştirilen çok sayıdaki yan etkinlikleri takip etmiştir.

    Toplantılarda görüşülen konular bakımından gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler arasında farklı uzlaşmazlıklar çıkmıştır. Başlıca uzlaşmazlık konuları;

    - Yönetişim

    - Ticaret

    - Fakirliğin giderilmesine yönelik yardım konuları

    - Enerji hedefleri

    - Eko-etkilenme

    - Kimyasallar

    - İklim Değişikliği ve Kyoto

    - Ortak fakat farklılaştırılmış sorumluluk ilkeleri

    - Tedbir alıcı yaklaşım ilkesi

    - Diğer bazı kantitatif hedefler’dir.

    Viyana Oturumunda yukarıda bahsedilen temel konularda uzlaşma sağlanamayan hususlarda anlaşma sağlanabilmesi için Bakanlar düzeyinde yapılan gayri resmi girişimler daha sonra “Johannesburg Oturumu” adıyla devam ederek mutabakat sağlanamayan pek çok konuda önemli ilerlemeler kaydedilmittir.

    Bu yoğun çalışma ve çabaların sonucunda “Taslak Uygulama Planı” üzerinde gereken uzlaşmalar sağlanarak 2 Eylül 2002 tarihinde devlet ve hükümet bakanlarının biraraya geldiği zirveye mutabakat sağlanmış bir metin ile başlanması sağlanmıştır. Sağlanan bu mutabakat sayesinde “Siyasal Bildirge” taslağı üzerindeki tartışma ve görüşmelerin de başlayabilmesi imkanı doğmuştur.

    Müzakereler esnasında “Uluslararası Deniz Hukuku Sözleşmesi” ve “Tatlı Sular” konularındaki Türkiye’nin özellikle rahatsızlık duyduğu hususlar metinlerden çıkartılmıştır.

    Sürdürülebilir Kalkınma Dünya Zirvesi 4 Eylül 2002 günü Liderler Zirvesi ile birlikte sonra erdi.

    Toplantı sonrasında bazı kesimler; gerek hükümetlerin isteksizliği gerekse bazı kar amaçlı ticari grupların etkileri sebebi ile zirvenin beklenen sonuçlar sağlayamadığı şeklinde görüş belirtirken, bazıları da zirvede bu kadar geniş konuların görüşülmesi sebebi ile konuların derinlemesine ve detayla tartışılmasının engellendiği ve bu nedenle de sorunlara karşı yapılan önerilerin yüzeysel kaldığını bu nedenle zirvenin istenilen yararları sağlayamadığını ifade etmektedirler.

    Bunun tam tersi olarak da bu kadar önemli konuların zirvede gündeme gelerek tartışılmasının, görüşülmesinin, eylem planı hazırlanmasının, hatta hükümetlerden taahhütler alınmasının çok önemli ve başarılı bir başlangıç olduğunu savununlar da vardır.

    Toplantılar sırasında ve sonrasında görülmüştür ki “çevre” konusu bugün tüm dünyanın üzerinde rahatlıkla anlaştığı ortak bir payda görünümündedir. Bu ortak paydada anlaşıldıktan sonra artık birbirinden ayrı ama aslında birbirleri ile yakın ilgili diğer konularda da ortak çözüm arayışlarına gidilmesi benimsenen bir yöntem olarak gözükmektedir.

    Nitekim, bu zirvede tartışma konularına bakıldığında klasik çevre konularının dışında pek çok konunun da gündeme geldiğini görebiliriz.

    Zirvenin en önemli sonuç belgesi olan Uygulama Planı, on bölümden oluşmaktadır. Bu on alandan önceden belirlenen beş öncelikli alanda (su ve halk sağlığı, enerji, sağlık, tarım ve biyolojik çeşitlilik) çeşitli eylemler ve taahhütler öngörülmektedir.

    Örneğin; su ve halk sağlığı konusunda ülkeler 2015 yılına kadar temiz suya iyi sağlık koşullarına sahip olmayan kişi sayısının yarıya düşürülmesi için gerekli önlemleri almayı taahhüt etmişlerdir.

    - Enerji konusunda, enerji hizmetlerine ulaşamayan iki milyar insanın da bu hizmetlere ulaşabilmesi hedefi konmuştur.

    - Yenilenebilir enerji hedefleri ile ilgili olarak ülkeler arasında uzlaşma sağlanamazken, yenilebilir enerji kaynaklarının küresel enerji kaynaklarına oranının arttırılması Uygulama Planında yer almıştır.

    - Sağlık alanında ise kirlilikten ve kirli sulardan kaynaklanan hastalıklarla mücadele yanında ülkeler insan ve çevre sağlığına zararlı kimyasalların üretim ve tüketiminin engellenmesi konusunda da anlaşma sağlamışlardır.

    - Çölleşmeyle mücadele, kurak alanlarda tarımın geliştirilmesi ve böylelikle de yoksulluğun önlenmesi önemli hedefler arasında yer almıştır.

    - Biyolojik çeşitliliğin korunması ve ekosistemin yönetimi için pek çok taahhütte bulunulmuştur. Bunlar arasında:

    - Biyo çeşitlilikteki kaybın azaltılması için 2010 yılı hedeflenmiş,

    - Balıkçılık alanında 2015 yılına kadar sürdürülebilir şekilde en yüksek verime ulaşılması,

    - Gelişmekte olan ülkelerin ozon tabakasına zarar veren kimyasallara alternatif olarak çevreye duyarlı maddelere dönmesi,

    yer almaktadır.

    Sonuç olarak, zirve sonrasında hazırlanan eylem planları ve kurulan ortaklıkların başarısı Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Kofi Annan’ın da belirttiği gibi, ancak yapılacak uygulamalarla görülebilecektir.


    TRT Izmir Televizyonu- ÇEKÜL İşbirliği

    TRT-2'den şık bir program: "ÇERÇEVE"



    "Bugün pek çok yönden bir dönüm noktasında bulunan Türk toplumu eğitim alanında, çevresiyle, yaşadığı kentle olan ilişkilerinde, hızla değişen üretim-tüketim süreçlerinin pek çok aşamasında etik ve hukuksal sorunlar açısından çok katmanlı bir yapı ile karşı karşıyadır. Küreselleşen dünyada bir yandan Batı’nın standartlarına sahip bir ülke olarak yerini almaya çalışmakta, bir yandan da bu hızlı değişimin yol açtığı bir değerler kargaşasını/sorununu yaşamaktadır. Bu nedenle özellikle kentli insanlar için, evlerinden işyerlerine, alışveriş ettikleri marketlerden kentin sokaklarına, oturdukları cafeden ulaşım araçlarına, trafikten mimariye, alt yapı sorunlarına..vb uzanan gündelik hayat artık yeni değerleri ve yaklaşımları gerektirmektedir. Hukuk, Tüketim, Çevre, Eğitim ve Kent Kültürü üzerine kurulan bir perspektif içinde, özellikle kentli insanların yaşam tarzları, birbirleriyle, çevreleriyle olan ilişkileri, beklentileri, yaşadıkları sorunlar ve bu sorunların çözümüne yönelik arayışlar, "Çerçeve" adlı programı oluşturma amacına yönlendirdi bizi. Sorulara ve sorunlara çözüm yolları bulmak ve kimi gerekli bilgileri vermek canlı yayın anında telefon, faks ve mail yoluyla olabileceği gibi, yayın saatleri dışında da özellikle elektronik posta yoluyla mümkün olabilecek. Hergün hayata yeni bir ÇERÇEVE'den bakabilmek dileğiyle..."

    "Çerçeve", kendi adını taşıyan web sitesinde böyle tanıtılıyor... Metin Sözen ve Mithat Kırayoğlu'nun konuk olduğu ilki 20 Eylül'de yayınlanan ve her Cuma saat 15.10'da başlayıp canlı yayın formatında sürecek olan "Kent Kültürü" programı ise, ÇEKÜL'ün de katkılarıyla biçimlendiriliyor. Programın Prodüktörü (TRT İzmir Televizyonu'ndan) İsmail Ragıp Geçmen'in ÇEKÜL Merkezi'nde başlattığı bu işbirliği, Bülent Turan ile sürüyor...




    Kula Sempozyumu- 11-14 Ekim 2002

    Kula Sempozyumu 11 Ekim'de başlıyor!


    >Metin Keskin'den bu resmi kullanmadan once izin almak gerekiyor


    Tipik bir Kula sokağı... Kaynak: http://www.imece.org/dergi/mart2000/anadoluevleri.html - "Anadolu Evleri" Zafer Akdemir- Metin Keskin (Çizen Metin Keskin)

    SEMPOZYUM PROGRAMI
    Afis

    11 Ekim 2002-Cuma


    10:00-11:00 Açılış Konuşmaları

    M. Rasih ÖZBEK, Manisa Valisi
    Selim AŞKIN, Kula Belediye Başkanı
    Ali KARAKAYA, Manisa İl Kültür Müdürü

    11:00-12:00 Çağrılı Bildiri

    Korumaya Karşılaştırmalı Bakış: Kula ve Balkanlarda Osmanlı Dönemi Yerleşmeleri
    Prof. Dr. Nur AKIN

    12:00-13:20 Yemek

    13:20-14:20 1. Oturum

    KULA’DA YAŞAM

    Geçmişte Kula Halıcılığı
    Prof. Dr. Bekir DENİZ
    · Kenan Evren Etnografya Müzesi’nin Kula Kent Müzesi’ne Dönüştürülmesi Projesi
    Doç. Dr. Elvan ANMAÇ, Yrd. Doç. Dr. Öznur AYDIN, Prof. Dr. İsmail ÖZTÜRK
    · Manisa İli Kula İlçesi Yaren Teşkilatı
    Aycan ŞİPKA, Sinan METE, Folklor Araştırmacıları

    14:20-14:40 Tartışma
    14:40-15:00 Ara

    15:00-16:00 2. Oturum

    KULA’DA TURİZM

    · Kula’nın Turizm’de Gelişme İmkanı
    Müslüm OĞUZ, Manisa İl Turizm Müdürü
    · Yanık Ülkenin Doğal Anıtları: Kula Volkanları
    Prof. Dr. Asaf KOÇMAN
    · Kula ve Çevresinin Jeolojisi
    Murat TOKÇAER, Prof. Dr. M. Yılmaz SAVAŞÇIN

    16:00-16:20 Tartışma
    17:00 Sergi Açılışı

    12 Ekim 2002-Cumartesi

    09:20-10:20 3. Oturum

    GELENEKSEL KONUT MİMARİSİ

    · Kula Evlerinde Kimlik
    Yrd. Doç. Dr. Rüstem BOZER
    · Geleneksel Kula Konut Mimarisinden Karakteristik Örnekler: Harım Meydanı ve Beyazoğlu Evleri
    Dr. Ayten ERDEM
    · Kula Tarihsel Kent Dokusunda Yer Alan Açık Sofalı Evlerin Özellikleri ve Günümüz Koşullarında Kullanım Olanaklarının Araştırılması
    Yrd. Doç. Dr. Eser GÜLTEKİN-Yrd. Doç. Dr. Tuğrul KIRMIZI

    10:20-10:40 Tartışma
    10:40-11:00 Ara

    11:00-12:00 4. Oturum

    KENTSEL DOKU ARAŞTIRMALARI

    · Kula’da Mekanı Yeniden Okumak
    Prof. Dr. Emel GÖKSU, Ar. Gör. Sibel ECEMİŞ
    · Cumhuriyet Dönemi’nde Kula’nın Sosyal, Kültürel, Siyasal ve Ekonomik Yapısı Üzerine Araştırmalar
    Alpay TIRIL, Peyzaj Mimarı
    · Kentsel Sit Alanlarının Korunmasına Yönelik Planlama ve Uygulama Sorunları: Kula Örneği
    Yrd. Doç. Dr. Turgay Teymur ÖNBİLGİN

    12:00-12:20 Tartışma
    12:20-13:40 Yemek

    13:40-14:40 5. Oturum

    KORUMA ÖNERİLERİ

    · Kula’da Rum Mimarisi
    Prof. Dr. Eti AKYÜZ LEVİ
    · Kula’da Eski Çeşme ve Tarihi Çarşı
    Bülent TURAN, Yüksek Mimar
    · Kula Sahnesi
    Cenk ÖZTİBET, Mimar

    14:40-15:00 Tartışma
    15:00-15:20 Ara

    15:20-16:40 6. Oturum

    TARİHİ ÇEVREDE YENİ YAPI

    · Kula’da Yaşamı Sürdürmek
    Doç. Dr. Nerime CİMCOZ, Yrd. Doç. Dr. Dürrin SÜER, Yrd. Doç. Dr. Yasemin SAYAR, Ar. Gör. Ahmet KÜÇÜK, Ar. Gör. Özgür DİNÇER, Ar. Gör. Mine TANAÇ, Öğr. Gör. Fikret OKUTUCU, Öğr. Gör. Ergün İLKAY
    · Geleceğin Kula Kenti İçin Çağdaş Mimarinin Biçimlenme Sorunları: Kula Kent Merkezi Üzerine Bir İrdeleme
    Yrd. Doç. Dr. Emel KAYIN, Prof. Dr. Orcan GÜNDÜZ
    · Nesneyi Tanımak: Kula’da Bir Yeni Yapı İçin Nereden Başlanabilir?
    Yrd. Doç. Dr. Emre ERGÜL
    · Gelenekten Geleceğe Depreme Duyarlı Mimari
    Öğr. Gör. Oktay EKİNCİ, Yüksek Mimar

    16:40-17:00 Tartışma
    17:00-17:30 Ara

    17:30 Panel

    Prof. Dr. Cevat ERDER, Panel Yürütücüsü

    Panelistler:
    Prof. Dr. İsmail ÖZTÜRK
    Prof. Dr. Nur AKIN
    Prof. Dr. Emel GÖKSU

    13 Ekim 2002-Pazar
    Kula ve Çevresi Teknik Gezisi


    KULA'da ilk anıtsal yapı restorasyonunun (Çukurçeşme) ÇEKÜL katkısıyla bitirilip açılışının,ÇEKÜL KULA Temsilciliğinin Toplantı, Gösteri Salonu ve 7 Kitap Kitaplığı'nın, ÇEKÜL Ege Projeleri Sergisi'nin açılışları ve diğer gelişmeler hk. bilgi için: Bülent TURAN ÇEKÜL VAKFI EGE BÖLGE KOORDİNATÖRÜ


    Cumartesi, Ekim 05, 2002

    Akyaka'yı Sevenler Derneği

    Gökova-Akyaka'yı Sevenler Derneği Web Sitesi...



    Kuş cıvıltıları dinleyerek, ön planda Akyaka, arkasından tüm Gökova'yı 3 dilde tanıtan ve çok değerli bilgi-belge içeren bu web sitesini önce kutlamalı, sonra da "linkler"imize eklemeli...

    tiklayın!