ÇEKÜL BATI AKDENİZ BÖLGE TOPLANTISI YAPILDI...
Antalya Valisi Alaettin Yüksel'e toplantıdan önce yapılmış ziyaretten görüntüler...
Vali'nin Odası'ndaki anlamlı resim: "Biz Cumhuriyeti böyle kazandık!"
Balbey'de Onarımı Süren Çevre ve Kültür Evi...
14 Mart 2003, Cuma, Mimarlar Odası Binası - ANTALYA
Antalya Mimarlar Odası... Prof.Dr. Metin Sözen, (solda) Tekin Bayram, Yalvaç Belediye Başkanı, Fügen Selvitopçu ÇEKÜL İzmir Temsilcisi.
Sağdaki resimde Osman Aydın (Antalya Temsilcisi) , T. Bayram, M. Sözen, Selvitopçu, Hasan Özgen
Antalya Valisi Alaettin Yüksel, Vali Yardımcısı Cevdet Ekmekçi, Demre Belediye Başkanı Adnan Genç, Yalvaç Belediye Başkanı Tekin Bayram, Beymelek Belediye Başkanı Osman Güngör, Akseki Belediye Başkanı Osman Zeki Çelikel’in de katıldıkları ÇEKÜL Batı Akdeniz Bölge Toplantısı, 14 Mart Cuma günü, Antalya Mimarlar Odası binasında yapıldı.
Antalya Mimarlar Odası Başkanı Mehmet Özkurt'un (aşağıda soldaki resim) açtığı toplantıyı Yasemin Öner sundu...
Prof.Dr. Metin Sözen, ÇEKÜL Vakfı Başkanı, Recep Esengil, Batı Akdeniz Bölge Koordinatörü, Osman Aydın, Antalya Temsilcisi
Hasan Özgen, ÇEKÜL Yürütme Kurulu Üyesi, Adnan Genç, Demre Belediye Başkanı, Tekin Bayram, Yalvaç Belediye Başkanı
Prof.Dr. Havva Işık, Bülent Baykal. Antalya Mimarlar Odası Başkan Yardımcısı, Mehmet Aksoy, Akseki Kaymakamlığı Yazı İşleri Md.
Cevdet Ekmekçi, Antalya Vali Yardımcısı ve Alaettin Yüksel, Antalya Valisi
Toplantıda özetle şu mesajlar verildi:
Prof.Dr. Metin Sözen, ÇEKÜL Vakfı Başkanı
Her anlamda yeniden yapılanmamız gerekiyor. Bu toplantının amacı yola daha güçlü devam etmek için kendimizi gözden geçirip, eksiklikleri tamamlamaktır. En geç Haziran başına kadar toparlanmak zorundayız. Yeniden yapılanma, yeni projeler üretmek demektir. Proje üretemeyen, akıl da üretemez. ÇEKÜL, bu bağlamda Tarihi Kentler Birliği ile bir sinerji büyütüyor. Antalya Valimiz de yüreği ile çalışan bir yöneticidir, onun işbirliği bu bölgede harekete güç verecektir.
Alaettin Yüksel, Antalya Valisi
Bir avuç, fakat bir ideal etrafında buluşan saygıdeğer insanlara, ağabeyim, büyüğümüz Sayın Metin Sözen hocama hoşgeldiniz diyorum.
Tarih sayfaları ne ifade eder? Ya üzülmeye ya sevinmeye yol açar tarih. Aslında tarih, kültür mirasını yansıttığı için önemlidir. Kültür mirasının nasıl korunacağı, nasıl yaşatılacağı meselesi önemlidir. Bu bağlamda ÇEKÜL ve Tarihi Kentler Birliği, yerel yöneticiler inanılmaz bir çalısma zinciri oluşturmaya başladılar. Ben de kendi açımdan yapabileceğim katkının en çoğunu yapmaya kararlıyım. Antalya’da en önemli bulduğum konudan; “envanter”den işe başladım. Korumanın esası önce onun tesbitinden geçer. Nitekim bizim valiler işe başlarken verilen brifing raporlarında herşey tek tek yazılır da, tarih ve kültür varlıkları yazılmaz. Izmir’de 28 ciltten 11’ini tamamlamıştım. Şimdi Antalya’da da envanter yapacağım, hatta bir yıl sonra bu toplantı tekrarlanırsa, söz veriyorum, o toplantıda kaç cilttten ibaret olacağını belirlemiş olacağım ve hatta ilk bir iki cilt de bitmiş olacak.
3 şey çok önemli. 1- Nasıl bir bilinçlendirme yapılacağı, 2- Koordinasyonun nasıl olacağı, 3- Tarihsel ve kültürel koruma maddi güç ve mevzuat gücü gerektiriyor, o yüzden mevzuatın nasıl düzenlenmesi gerektiği. Bunlar doğru yanıtlandığında ÇEKÜL’ün de işi kolaylaşacak...
Siyasi iradenin ortaya çıkması şart. Sonra yerel yönetimlerin de yetkilendirileceği maddelerin yasaya konması gerekli. Hem 3030 sayılı hem de 1580 sayılı yasalara. Il Özel İdare yasasına da mevzuat desteği şarttır. Bu mesele heyecanlara asla bırakılmamalıdır. Bu bağlamda da burada bir çalışma daha yapacağız, hatta “bypass”lar yaparak, İl Özel İdare bütçesinden Antalya’ya “Tabiat ve Kültür Birlikleri” kuracağız, içine belediyeleri de alacağız.
Osman Aydın, Y.Mimar, ÇEKÜL Antalya Temsilcisi
-Toplantının yönetimini alarak, söz isteyenleri davet ediyor-
Recep Esengil, Y.Mimar, ÇEKÜL Batı Akdeniz Bölge Koordinatörü
Akseki - Ibradı - Yalvaç - Demre - Kuşadası (göçle gelen rantın yıprattığı Kuşadası’nda Ege Bölge toplantısında söz verdiğimiz üzere sokak sağlıklılaştırma projeleri yaptık, okullarla birlikte, 4 sokağın 2’sini bizim öğrencilerimiz yaptı) ve Antalya Balbey projeleriyle birlikte, 1996’dan beri Antalya’da ÇEKÜL var...
1998’de "7 Bölge 7 Kent" projesi ile başladık önce. Halkın ve belediyenin desteği ile Akseki’ye geçtik sonra. Akseki Antalya - Kapadokya eksenini bağladığı için önemli idi. Sonra İbradı ile havza boyutuna geçtik. Sarıhacılar’ın da kadastrosu ve onayı yapıldı. Altınbeşik Milli Parkının ihalesi yapıldı. Bir de “Akseki Araştırmaları Merkezi” kurmayı planlıyoruz.
Yalvaç da Türkiye’ye örnek bir proje başlattı. Antalya'da rantın çok yüksek olduğu yerleri alamadıgımız için, Vakıflar’a ait bir yeri kiraladık Balbey’de. Burası “Antalya Araştırmaları Merkezi” olacak. Kamu -sivil -yerel -özel işbirliği ile yaptık. Sırf gönüllülük sivil hareketi bir yere götürmüyor, yanında sorumluluk da ister. Sorumluluk da yükümlülük gerektirir. Bunların hepsi süreklilik getirir. O zaman ancak doğru yere gideriz, destek alırız. Başka sorunlar da var. Bu çalışmaların karşısında da olanlar var. Ticari kuruluş değil, sadece üniversiteler parasız dahi yapsalar, bazıları bu projelere tepki duyuyorlar. Adları yazılsa bile üniversiteler aslında kurum olarak yok, gönüllü öğretim üyeleri var. Toplumun parası ile kurulan üniversiteler topluma bilgiyi para ile satıyor, rahatsız edici bu.
Adnan Genç, Demre Belediye Başkanı
Kilise dışına aziz heykeli dikilen tek yer Demre! Rusya'dan 4 heykel ve resimler geldi. Heykeli diktik, caddeyi trafiğe kapattık. Osman Aydın arkadaşımızın yani ÇEKÜL’ün eseri bu. Kaldırımları 5 -6 metrelik yapıyoruz, yayalar rahat yürüsün diye. Şimdi Almanya ile bir de kardeş şehir parkı yapıyoruz. Roma hamamımız var Kaş yolu üzerinde, içeride anıt mezar var onu da restore edeceğiz...
Tekin Bayram, Yalvaç Belediye Başkanı
Ben 1989'da kamudan, Tarım Bakanlıgı İl Müdürlüğünden ayrılıp Belediye Başkanı oldum. Çok da iyi yaptığıma inanıyorum. Yalvaç projesinin gerçek sahibi ÇEKÜL’dür ve Mimarlar Odası’dır. Bir de gözleri görmeyen bir avukat hemşehrimiz vardı, Faruk Mutak, “tarihi eser var burada” diyerek Psidia Anthiochia kentini gündeme vaktiyle o getirdi. Onu da hayırla anarız hep. Keza Fahri Işık hocamız...
Biz 5 katı 3 kata indiren bir Meclis’e sahip olduk. Tuvaletlerden başladık işe, bahşiş karşılığı siviller tarafından çalıştırılıyor şimdi tuvaletler. 50 kişiyi bir araya getirip dernek kurdurduk, onlar kuşlara bakacaklar! Kurban bayramında örgütlenip, 2’şer kg. et toplayıp depoladık, aşevinde 150 fakire haftada 2 kez et verecek biçimde kullanıyoruz şimdi onları. Bilgisayar salonumuz ücretsiz.
Para meselesi can sıkıcı. Benim parayla ilgim yok, hoşlanmam ama kaynak yaratmak farklı birşey. Metin Hoca’mın da yok biliyorum. Bir anlamda “standart sapma”yız bizler. Ama bu sapmalarla ancak topluma birşeyler kazandırılıyor. Ben ÇEKÜL’den, Oda’dan çok şey öğrendim. Gerisini Yalvaç’a geldiğinizde anlatacağım, onun için burada kesiyorum.
Yasemin Özen, Öğrenci
Yaz okulu bize çok şey kattı, bu yüzden içten teşekkür ediyorum.
Fahri Işık, Prof. Dr. Arkeolog, Akdeniz Universitesi
Ben yarın Yalvaç’da konuşacağım...
Havva Işık, Arkeolog, Prof. Dr. Akdeniz Universitesi
Biz de “yasa dışı” gibi gözüktük Fahri Işık’la kağıt üzerinde. Ama “bireysel standart sapmalarla” bu iş olmaz. Üniversite kurumsal olarak işin içinde olmalı. Döner sermaye açmazı gitmeli. Ayrıca, kültür mirası ne kadar kurtarılırsa kurtarılsın, Antalya’da bu kadar yüksek yapılara imar izinleri verilmemeli, ben Antalya’nın bu halinden utanç duyuyorum.
Prof. Dr. Metin Sözen
Bundan sonra sergi açacağız, ardından da ben bir konferans vereceğim... “Antalya’ya Gelecekten Bakmak” başlıklı mesajımı verecegim.
2-3 gündür yüzyüze ve hiç söylenmedik şey bırakmamaya çalısıyoruz arkadaşlarla. Bu bir cesarettir. Cesaret yaşamı ciddi tutmaktan gelir. Birileri çıkıp da, bize söylenmediği halde ürettiğimiz sorumluluktan dolayı bizi taşlıyorsa, çıkar için, sakın kırılmayın. Ne mümkün bizi karalamak? Arkada koca bir hayat var, uykusunu kendisi adına kaçırmayanların, ülkesi için kaçıranların hayatı.
5 diri yıl yaşamak, 10 sene salakça yaşamaktan evladır. Sinerji meselesinin özünde bu yatar. Her gece yatarken kendinizi sorgulayacaksınız, “yarın ben yeni hangi düşünceyi geliştireceğim?” diye. O zaman yarın başka bir gün olacak. Öyle “gönlügüzel Türk” gibi yatmayacaksın, olmaz!
2 gündür, “kamu nedir?” diye tartışıyoruz. Toplantı bu aşamaya kadar acımasızdır. Dil birliği bu yüzden önemlidir.
Osman Aydın
Korumadan amaç nedir? Şimdi herkes kendi bildirisini sunacak...
Hasan Özgen, Yürütme Kurulu Üyesi, ÇEKÜL
Önce Samsun Temsilcimiz Sayın Dinççağ’ın Temsilciler iletişim ağına yolladığı bir mesaj var onu okumak istiyorum. (Samsun’daki mobil santral hakkındaki mesajı okuyor, durum kınanıyor.)
Yeni doğrulara doğru bir dönüşüm gerçekleştirmek zorundayız. Hoca ile 20 yıllık serüvenim var benim. Bu süre içinde bir “çeviri aydını” olmaktan kurtuldum. Çeviri aydını olmayınca, bu toplantılarda olduğu gibi, bilgiyi yerelleştiriyoruz. İkinci gözlemim şu: bireyin yönlendirilmesi mümkün olan bir toplumda yaşıyoruz. Kitle toplumlarında bu böyle. Sürekli “Tüket” mesajları verilen bir toplum. Bu toplumlarda özgün kimlikler edinmek zor. “Refere edilen” kimlikler önemli. Mesela “Hasan” olmadan önce “Beşiktaşlı” olmanız gerekir. Sonra “müslüman”, sonra “Türk” olursunuz... Ve bir “illüzyon”a girersiniz. O ülkenin yurttaşı olmadığınızı görürsünüz git gide... Çünkü eviniz, sokağınız, mahalleniz, kentiniz kaybolmuştur. Bu yüzden bu çabalar, bizim çabalarımız, “kimlik edinme” çabalarıdır öncelikle. Bu noktada ilk iş “çoğalmak”. Kimlik kavgasının bundan sonrası hayatın bütününe dair kavgadır. Genişlemeliyiz.
İktidar olmanın önemi de kalmamıştır. Bağımsız bir program uygulamanın bir anlamı ve mümkünü yok. İşte bugüne kadar Türkiye’nin farkına varmadığı zenginlikler, artık yeni siyasetin yeni programı olacaktır. İnşaat sektörü yeni konutlar üretmek zorunda. Bu doğal ve kültürel varlıgın envanteri çıkarılabilirse ve “koruma”dan cok “yaşatma” meselesine döndürebilirsek, bizi “kurtarıcı” gibi görebilirler belki.
Örgütlenme meselesi ise bir sivilleşme sorunu olup, iki boyutludur. Birincisi birey olarak, ikincisi topluluk olarak. O zaman örgütlenme de o kadar iyi olacaktır.
Sonsöz: "Bilenin bilmeyene borcu vardır".
Mehmet Aksoy, Akseki Kaymakamlığı, Yazı Işleri Md.
Sarıhacılar Camii’ndeki Mısır’dan gelen lambalar çalındı. Kapılar pencereler hep alındı. Evler her sene kayboluyor. Çok üzülüyorum.
Lütfiye Serap Yılmaz, Mimar, ÇEKÜL Antalya
Yaz okulları ve saha çalışmaları bize şevk veriyor.
Avniye Tansuğ, Hukukçu-İletişim Uzmanı, ÇEKÜL
“Bilgi Çağı”ndan sözedip duruyoruz. Dün-bugün-yarın bağlantısı kurulacaksa, “yarın” başladı. “Yarın”, “bilgi toplumu” olmak demek. Yani bilgi endüstrisi toplumu... Bilgi endüstrisinin “ürünü” ise “içerik”tir. Üretilen ve dolaşıma çıkarılan içerik. Gelişmiş bilgi toplumları içerik alıp-satıyorlar. Bu bağlamda önce ordunun elindeyken, sonra üniversiteye, sonra da iş dünyasının eline verilen Internet bir taraftan onlar için yeni bir pazarlama kanalı iken, geniş halk kesimleri ve sivil toplum için de bir “kamusal alan” ve kitle iletişim aracıdır. Bu kanal iyi kullanılmalı. Bakın, bu toplantıyı izlemeye gelen televizyon ekibi, sayın Vali ayrılınca burayı terketti. Kalıp “bu insanlar ne konuşuyor, halka ileteyim” dedi mi? Demedi. Çünkü bu kanalların sahibi sermaye gruplarının politikası oraya kadar! İşte Hasan Özgen’in altını çizdiği edilgen, kimliksiz tüketim toplumu bireyleri. Bize düşen, bombardımanı altında olduğumuz içeriği “tüketmek” değil. Bize düşen bilgi çağının ihtiyacı olan nitelikli içeriği, doğal ve kültürel mirasımızdan “üretmek” ve “dolaşıma sokmak”... Tabii kendi iletişim kanallarımızı da.
Bülent Baykal, Mimarlar Odası Başkan Yrd.
Biz envanter yapıyoruz. Ama koordinasyon yok. Doğru tesbitler lazım, uzmanları tarafından... Patara’nın sorunu budur.
Şeyda Güvenç Duran, Y. Mimar, ÇEKÜL ANTALYA
Balbey'de 50 m2 bir yapıyı ayağa kaldırırken aslında yola giden bir binayı da kurtarmıs olduk.
Prof. Dr. Metin Sözen
Kılpayı bir denge var. O da şu; ÇEKÜL bir hukuki statüye bağlı bir kuruluş. “Ben gönüllüyüm” dediğiniz anda, üyesiniz. Bu tabii, “ben” diyenlere birşey ifade etmiyor. Anlatmakta zorluk çekiyoruz. Kurucular Kurulu 25 kişi. Onun önemi yok artık. Oysa, birey kendini yenilerse, bir imparatorluk kuracağız.
Bilgi ile donatılmamış şeyin altına imza atamazsınız. Samsun’la ilgili tepki gönderilmiş temsilcimiz tarafından. Bize düşen şimdiki İstanbul Valisi olan Sayın Vali’ye benim bunu anlatmamdır. Çarşamba’dan 10 tane yok ki! Ama doğru bilgiyle devlete ulaşmak ve onun bununla ilgili sorununu da bilmek zorundayım. Bu bilinmeden hemen saldırılamaz. Sivil olmak, hızlı olmayı, doğru olmayı gerektirir. Yeni iletişim araçlarını kullanarak bilgi birikimini paylaştırmayı gerektirir.
"Bireyin beraberce bireyleşmesi" önemli. “Yeni birey”i yakalama önemli. Hasan açıklamaya çalıstı. Aklı atıl bırakmamalı. Çok dikkatli olmak lazım.
Mekân sorunu da var elbette. Bir mekândan bu düşünceleri yaymak zorundasınız. Kattığı kadar istemek gerekirken, herkes katmadan herşeyi istiyor. Bizse önce “Çevre ve Kültür Evleri”ni yapmayı bu yüzden de istiyoruz. Kent Tarihi Müzeleri ve Arşivleri yapmak istiyoruz. "Kentsel bellek" olarak. Kentlerin belleği yokediliyor. Sokak adlarını bırakıp, numaraya dönmemek gerek.
Yaz Okulları tartışılarak katı kalıplara girmeyen bir model olmalı.
Para meselesine gelince, para ile kaynağı aynı tutmamak gerek. Para “bulunabilir”, oysa kaynak “yaratılabilir”.
Cevdet Ekmekçi, Antalya Vali Yardımcısı
Şimdiye kadar şu ülkede birilerinin bir araya gelip, örgütlenip, mesela bir “hayvan üreticileri derneği” kurduklarını hiç görmedim. Bir araya gelip, üretim yaptıklarını da görmedim. Üretim yerleri ile tüketim yerleri arasında ahenk yok.
Osman Aydın
-Hamdullah Suphi Tanrıöver’in Balkan Harbi’nin ardından Antalya’da Rum Sineması’nda yaptığı konuşmadan alıntı yaparak toplantıyı kapatıyor:-
“Balkanları kaybettik, şimdi ‘Düşman kavi, tarih zebun’ demek lazım, ama hakikat bu degil. ‘Ben mağlubum’ dersen daha çok mağlup hissedersin.”